Eğlenmeye, gülmeye ihtiyacım var bu aralar. Kronikleşen sırt ağrılarım, annemin ciddi olmayan ama hastanede yatacak kadar önemli olan bronşiti, günlerimi zehir eden umuttepe yolu, Lakers’ın Play-Off, Fenerbahçe’nin şampiyonluk stresi derken çok gerildim. Eğlenmeye ihtiyacım var. Baktım kadro güzel. Komedinin usta ismi Robin Williams, benim kişisel olarak pek sevmediğim ama çok kariyerli, çok başarılı John Travolta, karısı Kelly Preston ve Robin ve Travolta’ya göre daha bir yeni nesil Seth Green. Kızla izlenir. Ben kız arkadaşım olmadığı için kankamla izledim, siz ailenizle izleyin, eheh.
Konuya geçelim. Dan (Robin Williams) ve Charlie (John Travolta) yaşlılık arifesinde iki pazarlamacı dosttur. Charlie, Dan’e göre çok daha çapkındır ve bir gün Dan’i bu monoton ve mutsuz hayatından kurtulması için Vegas’a eğlenmeye götürür. Dan, yeni boşanmıştır ve burada bir gece tanıştığı Vicki (Kelly Preston) isimli bir kızla o gece evlenir. Tabii ne yaptığını hatırlamaz. Yıllar sonra Vicki ile tekrar karşılaşır. Bu karşılaşma Dan’i bir hayli heyecanlandırırken Vicki’nin geliş amacı bir şekilde hapse girdiğini söylemek ve iki çocuğunu bir süre bakması için ona vermektir. Dan bunu kabul etmek zorunda kalır. Tabii Dan ile yaşayan Charlie’de bu çocuklara yarı babalık etmek zorundadır. Bu iki yaşlı dost, bir yükün altına girerler ve olaylar gelişir.
Walt Becker’ın daha önce hiçbir filmini izlemedim. Ancak burada iyi bir iş çıkardığını söylemek doğru olmaz. Tamamen Hollywood klişeleri üzerine kondurulmuş bir komedi. İlginç olan Robin Williams ve John Travolta’nın neden böyle bir filmde oynadığı. Sanırım yaşlılığın getirdiği yorgunlukla artık daha az zahmetli iş, daha az kalite, daha çok para mantığını güdüyorlar. Evet film klişe bir hikayeyle başlıyor. İkilimiz çocukları aldıktan sonra da hikayeden bağımsız kimisi çok yapmacık, kimisi klişe, kimisi de gülmekten altına sıçırtan sahnelerle devam ediyor. Yer yer duygusallık var tabii her Hollywood komedisinde olduğu üzere.
Oyunculuklara fazla değinmek, bu ikilinin diğer filmlerine bakınca şurada bu film hakkında yorum yapmak falan bile ayıp aslında. Hani maç seçen futbolcu olur ya. Ya da maç seçmek demeyeyim de atıyorum Alex, Galatasaray maçında elinden geleni yapar ama bir Denizlispor maçında çok daha rahat oyunu yine takımının galibiyetine yeter. Burada da öyle bir olay var. Robin Williams ve John Travolta, daha önceki filmlerinin aksine, bu klişe ve kısa süreli komedide şöyle bir oynamışlar ama sırıtmamışlar. Seth Green’i severim. Rolüne gitmiş. Özellikle gorilin üzerinde şarkı söylediği sahnede çok iyi. Arada karşımıza Matt Dillon’da çıkıyor. Belirtmeden geçmeyeyim, Vicki’yi oynayan Kelly Preston, John Travolta’nın 1991 yılından beri eşi. İki çocuktan Emily olan da, onların çocukları Ella Bleu Travolta.
Açıkçası yine kahkahalarla güldüğümü belirtmem gerek. Özellikle ikilinin birbirlerinin ilaçlarını içtikten sonra yaşadıkları sahnelerde. Ancak çok klişe, bayatlamış, bu ikiliye yakışmayan sahneler de var. Mesela solaryum sahnesi, mesela golf sahnesi. Kısacası izlemezseniz bir şey kaybetmezsiniz. İzlerseniz de kaliteli bir şey değil, kaba güldürü bekleyin. Birkaç sahnede büyük kahkahalar atacağınızın garantisini verebilirim. 6/10
Beercholic
Konuya geçelim. Dan (Robin Williams) ve Charlie (John Travolta) yaşlılık arifesinde iki pazarlamacı dosttur. Charlie, Dan’e göre çok daha çapkındır ve bir gün Dan’i bu monoton ve mutsuz hayatından kurtulması için Vegas’a eğlenmeye götürür. Dan, yeni boşanmıştır ve burada bir gece tanıştığı Vicki (Kelly Preston) isimli bir kızla o gece evlenir. Tabii ne yaptığını hatırlamaz. Yıllar sonra Vicki ile tekrar karşılaşır. Bu karşılaşma Dan’i bir hayli heyecanlandırırken Vicki’nin geliş amacı bir şekilde hapse girdiğini söylemek ve iki çocuğunu bir süre bakması için ona vermektir. Dan bunu kabul etmek zorunda kalır. Tabii Dan ile yaşayan Charlie’de bu çocuklara yarı babalık etmek zorundadır. Bu iki yaşlı dost, bir yükün altına girerler ve olaylar gelişir.
Walt Becker’ın daha önce hiçbir filmini izlemedim. Ancak burada iyi bir iş çıkardığını söylemek doğru olmaz. Tamamen Hollywood klişeleri üzerine kondurulmuş bir komedi. İlginç olan Robin Williams ve John Travolta’nın neden böyle bir filmde oynadığı. Sanırım yaşlılığın getirdiği yorgunlukla artık daha az zahmetli iş, daha az kalite, daha çok para mantığını güdüyorlar. Evet film klişe bir hikayeyle başlıyor. İkilimiz çocukları aldıktan sonra da hikayeden bağımsız kimisi çok yapmacık, kimisi klişe, kimisi de gülmekten altına sıçırtan sahnelerle devam ediyor. Yer yer duygusallık var tabii her Hollywood komedisinde olduğu üzere.
Oyunculuklara fazla değinmek, bu ikilinin diğer filmlerine bakınca şurada bu film hakkında yorum yapmak falan bile ayıp aslında. Hani maç seçen futbolcu olur ya. Ya da maç seçmek demeyeyim de atıyorum Alex, Galatasaray maçında elinden geleni yapar ama bir Denizlispor maçında çok daha rahat oyunu yine takımının galibiyetine yeter. Burada da öyle bir olay var. Robin Williams ve John Travolta, daha önceki filmlerinin aksine, bu klişe ve kısa süreli komedide şöyle bir oynamışlar ama sırıtmamışlar. Seth Green’i severim. Rolüne gitmiş. Özellikle gorilin üzerinde şarkı söylediği sahnede çok iyi. Arada karşımıza Matt Dillon’da çıkıyor. Belirtmeden geçmeyeyim, Vicki’yi oynayan Kelly Preston, John Travolta’nın 1991 yılından beri eşi. İki çocuktan Emily olan da, onların çocukları Ella Bleu Travolta.
Açıkçası yine kahkahalarla güldüğümü belirtmem gerek. Özellikle ikilinin birbirlerinin ilaçlarını içtikten sonra yaşadıkları sahnelerde. Ancak çok klişe, bayatlamış, bu ikiliye yakışmayan sahneler de var. Mesela solaryum sahnesi, mesela golf sahnesi. Kısacası izlemezseniz bir şey kaybetmezsiniz. İzlerseniz de kaliteli bir şey değil, kaba güldürü bekleyin. Birkaç sahnede büyük kahkahalar atacağınızın garantisini verebilirim. 6/10
Beercholic