Uzun zaman sonra tekrar sinemaya gitmenin heyecanı sarmıştı
her yanı. Skyfall’ı uzun zamandır bekliyordum ve artık zamanı gelmişti, bu
sefer beklentilerim biraz yüksekti…
Bond aldığı ölümcül olabilecek yaralardan sonra yaşlılığında
getirdikleriyle yavaşlamış ve eski gücünü kaybetmiştir. Ama MI6 ya karşı olan
tehditleri yok etmesi gerekmektedir. Yeterliliğinin olmamasına rağmen gene
sahaya çıkmaya hazırdır.
Film İstanbul da başlıyor. Burada konuşulması gerekenleri
şöyle özetlemek istiyorum. İstanbul’da çekilmesinden dolayı elbette birçok ses
yükseldi. İstanbul’u kasaba olarak gösterdiğini düşünenler, kurulan setleri
beğenmeyen arkadaşları anlamak gerçekten çok zor. Hollywood hiç izlemiyorlar
herhalde, ben Boston’u izlediğim zaman pislik bir şehir, fahişelerle dolu bir
şehir ve sokakların her daim pis olduğunu düşünüyorum. Mesela NY’u izlediğim
zaman kötü adamların olduğu, geceleri dışarıya çıkılamayacak kadar kötü
olduğunu görüyorum hatta NY polisinin suçluları dahi yakalayamadığını
görüyorum. İstanbul’u sen kasaba olarak göstersen ne fark eder? Reklam mı
yapıyoruz yoksa film mi çekiyoruz… Bu konulara bu kadar takılan insanların
kafalarının nasıl çalıştığını çok merak ediyorum gerçekten. Filmde sadece bu
noktaya bu kadar takılı kalmak neyin nesidir?
Diğer bir konu, klasik Bond filmlerinden farklı olmasıydı.
Bond’un yanında ona eşlik eden ve çok iyi sevişen mutlaka bir kadın oluyordu.
Bunun yanında Bond’un kullandığı son teknoloji ürünü bir çok oyuncağı olması
gerekiyordu ama bu sefer bunlardan bahsedemiyoruz. İlginç olmuş, alışılmışın
dışına çıkmak her zaman çok iyi sonuç vermez ama bu sefer çok iyi gelmiş filme.
İnsan aramıyor değil, ama yokluğunu da hissetmiyoruz. Tematik olarak ‘’eski en
iyisidir’’ felsefesiyle yola devam etmeye çalışılmış.
D.Craig en iyi Bondlardan biri kesinlikle ve role çok iyi
oturuyor. 3cü filmi ve oynadığı 3 filmde de çok iyi performanslar gösterdiğini
söyleyebilirim. Ama bu filmde dikkatimi başka bir şey çekti. Yan rollerden
filmlere girip, ana hikayeyi çalan bir adamdan bahsetmek istiyorum. Javier
Bardem. Filmde adı 3 belki de 3cü kişi olarak geçiyor olabilir ama ana rolü
kesinlikle Bond’dan çaldığını düşünüyorum. Hayat verdiği karakterle birlikte
harika bir oyunculuk performansı sergilemiş, izlemesi inanılmaz zevkli olmuş.
Psikopat adam karakterlerindeki başarıları zaten çok uzakta değil…
Tarihin eski Bondlarını izlemedim, 1995 den itibaren
yapılanlar arasından bir seçim yapmam gerekiyorsa, Skyfall en iyisi olmuş
diyebilirim rahatlıkla. Son olarak eklemek gerekiyor ki, Adele’nin yaptığı
müzik ile filmin girişinin uyumu harika. Çok dikkat etmem ya da genelde
izlemem, kapatırım ama bu sefer çok büyük bir zevkle izledim. İndirip arşive
koyulacak kadar güzel olmuş…
Zevk veren aksiyon film serilerinin başında gelen Bond, beni
fazlasıyla tatmin etti. İyi ki sinema orucumu bozup gitmişim. Mutlaka izlenmesi
gereken filmler listesine eklemelisiniz diye düşünüyorum
0 Yorum :
Yorum Gönder