İnsanları
kandırmak bazen gözüktüğünden daha basit olabiliyor… 1993 yılında, 13 yaşındaki
Nicholas Barclay San Antonio’da kaybolur ve herkes onu bulmak için seferber
olur. İspanya da, yıl 1997… Telefon kulübesinde esrarengiz bir çocuk! Bulunur,
polis merkezine götürülür. Kim olduğu belli değildir ve biri olmak
istemektedir. Biraz şansının yardımıyla bütün kayıp çocuk bürolarını arar,
kayıp listelerini tarar ve kaybolmuş bir çocuk dikkatini çeker… N.Barclay!
Yaşanmış
gerçek hikaye filmlerine bayılırım. Son zamanlarda önüme böyle örnekler çokça
geldi ama bu sefer ki hem yaşanmış hikaye hem de olayı gerçekten yaşayan
insanlar anlatıyor. Film olarak çok büyük bir değeri yok gibi gelebilir size
ama o bildiğiniz belgesellerden değil, ortada çok çok farklı bir hikaye var…
Başlangıçtan
itibaren filmi anlatan insanı dinlemeye ve dediklerine inanmaya başlıyorsunuz.
Tabi bu anda acaba Barclay’e gerçekte ne olduğunu ya da olabileceğini düşünüp
bu çocuğa küfür ediyorsunuz, ne yaptı acaba, nasıl olsa sonunda açığa çıkacak
diye. Ama daha sonralarında çocuğun zekasına hayran kalmak istiyorsunuz, fakat
bir dakika, öte yanda acısı çok büyük bir aile!
Sorular
sormaya ve olayı olağanca hızıyla kovalamak istiyorsunuz. Bir anda yarısına
geldik bile, daha sonra karşılaşmalar, olaylar, olaylar… Sonra bir anda film
180 derece dönüyor ve ilk yarıda hangi hislere kapıldıysanız tam tersine
inanmaya başlıyorsunuz. İnanılmaz değil mi, çok fazla düşünmeye ya da
yargılamaya yapmaya çalışmayın baştan itibaren sadece olayları anlamaya çalışmak,
filmi anlamak açısından daha basit olacaktır.
Belgesel/yaşanmış
hikaye tarzında izlediğim en iyi 2-3 filmden biridir diyebilirim. Olayları
anlatan insanların, gerçekten o olayı yaşanan insanların duygularını dinlemek
ve durumlarını anlamak kimi zaman o kadar basit olmayabilir ama kaybolan biri
söz konusu var ortada inanılmaz bir zekanın yanında öylesine büyük hatalar ve
aptallıklar var ki inanmakta zorluk çekeceksiniz.
Bu
kadar yeter, bu yazıyı okuduktan sonra filmi izlemek isteyeceğinize eminim,
fakat spoiler olmasına rağmen ufak bir hatırlatma yapmak istiyorum, filmle ne
alakası var diye boşuna düşünmeyin;
Lenslerin,
daha doğrusu renkli lenslerin ilk ne zaman kullanıldığını araştırmanız
gerekiyor. Unutmayın, olay 1997 yılında geçiyor…
İyi
Seyirler…
0 Yorum :
Yorum Gönder