"Erkek önüne gelenle yattığında çapkın, kadın bunu yaptığında sürtük!"
Yakın zamanda, yakın bir arkadaşımdan elime bir dvd geçti. Turuncu renkli, altı çizik dolu bir dvd. Kabı yok. "Bu ne ya?" dediğimde, "Erotik film, benden sana." cevabını aldım. "Eheh, eyvallah" dedim. Dün gece herkes uyuduktan sonra taktım, başladım izlemeye. "Bir Kadının Seks Günlüğü" olarak çevrilmiş. Orada durdurdum ve hafif bir araştırma yaptım internette. Aha da, sinemalara gelmiş 2 sene önce. Nasıl olur? Erotik film demişti adam bana. Değil efendim, dram filmi bu. Türkçeye çevrilişi de "Bir Kadının Seks Günlüğü" değil, "Bir Nemfonanın Günlüğü" olması gereken bir film. İlginçtir filmin afişine sansür uygulamış, filmin Türkiye dağıtımcılığını yapan kişiler. Kadının gözüken poposuna külot giydirmişler. Ancak filmin adı, "Bir Kadının Seks Günlüğü", bir nemfomanın değil. Çünkü nemfomanı kim bilecek de gidecek? Nasıl satacak, izlenecek film? Güzel. Tabii, İspanya ve İtalya'da da filmin ilk afişi olan kadının elini kendi vajinasına götürdüğü, ama ulu orta bir şey gözükmeyen resim de kaldırılmış. Yerine bu poposunun gözüktüğü afiş gelmiş.
Valere (Belen Fabra), İspanya'da yaşayan bir Fransız. İyi eğitimli, iyi bir işe sahip, güzel, çekici, alımlı, akıllı ve bir çok olumlu özellik taşıyan orta yaşlı bekar bir kadındır. Ancak bir bağımlılığı vardır ki, bu da onu nemfoman yapar: Seks. İlk deneyimini 15 yaşında yaşamış bu kızımız daha sonra erkeklere ve seksin her türlüsüne aşırı ilgi duymaya başlar ve bir zaman gelir ki, önüne gelen herkesle, her yerde ve her an yatmaya başlar. Artık o durdurulamazdır, evcilleştirilemezdir. Val'in hayatında düzenli ilişki sürdüğü 3 canlı vardır. Babaannesi Marie Tasso (Geraldine Chaplin), yakın arkadaşı Sonia (Llum Barrera) ve kedisi. Babaannesinin tavsiyesi hayatını dilediğince, istediği gibi yaşaması fakat hata yapmaması için her gün deftere o günle ilgili notlar almasıdır. Val, bu küçük hayatta seksin her türlüsünü yapar, çok mutlu da olur, çok üzülür de ancak filmin sonunda tanıştığı bir adam onun hayat felsefesini değiştirecektir.
Film bir romandan uyarlanmış. Valere Tasso'nun 2003 tarihinde kendi hayatından esinlenerek yazdığı bir roman. Üst düzey bir yöneticiyken bir anda kendini sekse vermiş ve bu tecrübesiyle seksin karanlık tarafını ve insan ilişkilerinin samimi yönlerini keşfetmiş. Christian Molina adında bir yönetmenin çektiği bir İspanyol filmi. Ben çok zor şartlar altında izledim filmi. Kim bilir kaç el değmişti dvd'ye ve çoğu da filmin tamamını izlememiş, izledikten sonra duş almıştı. O yüzdendir kabı yoktu ve altı çiziklerle doluydu. Dolayısıyla bol bol donduğu yerler oldu, atlamak zorunda kaldığım yerler oldu. Hatta son 10 dakika hiç çalışmadı ve internetten bitirdim filmi. Ayrıca İspanyolca konuşulan kısımlar dublaj, Valere'nin babaannesiyle Fransızca konuştuğu kısımlar altyazılıydı. Tabii filmde %80'e %20 gibi bir şeydi İspanyolca ve Fransızca konuşulma oranları, o yüzden de filmden aldığım verim ne kadar yüksek tartışılır.
Sinematografisi olmayan, seks sahneleri bir hayli fazla bir film bu. Cesaretini takdir etmek gerek. Yönetmen anlatmak istediğini de çok iyi anlatmış. Ancak sonunda verdiği klişe mesajla çuvallıyor. Yönetmen, vermek istediği mesajı film bitmeden bir 15-20 dakika önce veriyor ancak o mesajdan sonra ilginç bir havaya bürünüyor film. Spoiler alarm: Valere filmde önüne gelenle yatan, hayatını çok güzel bir şekilde yaşayan biriyken, bir anda bir adama aşık oluyor ve onunla evleniyor. Canım cicim ayları geçtikten sonra evliliğin gerçek yüzü ortaya çıkıyor. Aradığı mutluluğu bulamayan Val, eski hayatına geri dönüyor ve bu sefer "Zaten önüme gelenle yatıyordum, bu sefer bunu para karşılığı yapayım." diyerek zengin bir genelevde fahişelik yapıyor. Ancak burada da gerçek mutluluğu bulamıyor ve hayattan bir darbe daha yiyor. İşte burada babaannesinin "Evlilikle fahişelik aynı şeydir, ikisinde de sen mal olursun." sözünün doğruluğunu anlıyor. Ancak bu doğru bir şey mi? Bence değil. İşte burada film gerçekçiliğini kaybediyor biraz. Kendi içinde doğru ama dış dünyayla kıyasladığımızda yanlış bir olgu bence. Ayrıca "Erkekler kakadır." mesajı da verilmiş filmde. Neredeyse bütün erkekler Val'i kullanıyor, en iyi kalpli 2 erkek var, onların da biri eşcinsel, biri de boynundan aşağısı tutmayan bir sakat. Filmin sonunda verilen klişe mesaj ise "Hayat güzeldir, herşeye rağmen!" Spoiler bitti.
Seks sahnelerinin gerçekçi, tahrik edici ve gayet güzel çekildiği, başta Belen Fabra'nın harika oynadığı, diğer oyunculukların ise vasatı geçtiği, verilmek istenen mesajın verildiği, filmin kendi içinde tutarlı, dış dünyada ise gerçekçiliğini kaybettiği, ince bir çizgi üzerinde yürüyen, cesur, sürükleyici ama sonuyla da kaybeden bir İspanyol filmi. Çok bir şey beklememek gerek ama izlemekte fayda var. 6/10
0 Yorum :
Yorum Gönder