Morgan Freeman'ın da, Matt Damon'un da, Clint Eastwood'un da kariyerlerindeki en üst nokta yakıştırmasını yapabileceğimiz filmde Nelson Mandela'nın hapisten çıkıp da ülkesinin başına geçtikten sonra yaptığı "insani strateji"nin ürünü olan Güney Afrika Rugby Takımı Springbok'un yakaladığı olağanüstü başarı anlatılıyor...
Siyahilerin, yıllar boyunca onları ezen beyazlardan intikam alma duygusunu törpüleyen bir devlet başkanı olarak tüm ülkenin birbirini kucaklamasını sağlayan Mandela, bunu gayet şık ve ilgi çekici bir stratejiyle yapıyor; ülkenin vasat rugby takımına enerji ve moral doping ederek...
Springbok, karşısında kim oynarsa siyahların onu desteklediği bir "beyaz" takım. İçlerindeki tek siyahi ise Chester... Mandela bunu umursamadan göreve gelir gelmez hazırlık maçına gidip ona oy vermemiş olan tüm takımın elini sıkıyor seremonide... Sonra takımın kaptanı Francois Pienaar (Matt Damon) ile görüşüyor ve ülkede düzenlenecek olan Dünya Kupası için görüş alışverişinde bulunuyor...
Anlatılan tek şey, rugby değil... Mandela'nın da dediği gibi; "Rugby sadece insani bir hamle" Filmde bir ulusun sıfırdan yaratılması ve içindeki ırkçı çimentonun kırılması anlatılıyor ve bu gerçekten başarılı bir şekilde yapılıyor... Öyle ki, Mandela'nın kendisi bile kendi rolünü Morgan Freeman kadar ustaca oynayamazdı... Çekim ise mükemmel özellikle final maçındaki görüntüler takdire şayan...
Hayatımda izlediğim en etkileyici ve en görkemli en dokunaklı filmlerden biriydi... Sadece insanın içini ısıtmakla kalmayıp güzel bir hikaye sunan film için usta Eastwood'a gerçekten büyük bir teşekkür borçlu sinema dünyası...
Son olarak filme de çıkış noktası yaratan dizeleri yazalım:
"Ruhumun kaptanı benim/ Kaderimin efendisi benim"
brokoli
1 Yorum :
eastwood diyorum
Yorum Gönder