Tüm filmlerini izlemesem bile bu George Romeo denen adamın resmen hayranıyım. Yıllardır istikrarla çevirdiği zombi filmlerinin çoğu kült olmuş hatta korku sinemasına adını yazdıracak filmlere yapımcılık ve yönetmenlik yapmış. Ama nedense en iyisini sona saklamış: demedi demeyin ölülerin günlüğü üç yıldır keşfedilmememiş ama keşfedilmeyi bekleyen bir BAŞYAPIT!
Eğer izleyip beğenmediyseniz lütfen yazının devamın okumayın zira bu oğlan sinemadan ne anlar ki demenizi istemem. Ama yine de yanıldığınızı düşünüyorum. Neyse fazla uzatmadan filme geçeyim yoksa övdüğüm şeyin ne olduğunu anlatma fırsatı bulamadan yazımı sonlandırıcam.
Zombi kuşağında bu seferde bir grup sinema öğrencisi radyodan dinledikleri ölülerin uyandığına dair haberler sonucunda sürükleyici bir macera yaşıyor. Ama zombiler film boyunca sinema öğrencilerini mi yoksa medya ve kötüye giden toplum düzenini mi dişliyor belli değil zaten filmi çekici (hatta çok çekici) yapan da bu! Ölülerin günlüğü bir sinema filminden çok 93 dakikalık bir propagandayı andırıyor. Hem de ne propaganda... Sisteme atılan taşın haddi hesabı yok, hatta bir süre sonra taşlar sadece sisteme ya da medyaya değil bireysel olarak insanlara da atılıyor. Öyle ki film insanların sadece kötü, bencil, ilkel kısımlarıyla ilgileniyor. Hala izlemediyseniz izleyin ve görün; ve bu süre içinde yaptığınız kötü şeyler yüzünden pişman olun, ağlayın, sızlanın. Siz hiç izleyiciye günah çıkartan film gördünüz mü? izleyin ve budeneyimi yaşayın...
Peki ölülerin günlüğü nasıl bir korku filmi?
Korku mu? Yooo, ölülerin günlüğü korku değil! hatta neredeyse şiddet bile içermiyor (hastane sahnesini saymazsanız tabi). Diyeceğim o ki ölülerin günlüğü şöyle bilinci oluşmuş ya da oluşmaya başlamış çocukları olan bir ailenin rahatça izleyebileceği bir film (tabi bu aile hazır bir araya gelmişken böyle bir filmi izlemek istemezse ona diyecek yok). Ayrıca filmde küçücük bir cinsellik ögesi bile yok! ohhh! ballı kaymak vallaha...
Sonuç olarak filmin sonu da gördüğüm en iyi sondu herhalde sürpriz falan beklemeyin ama yine de çok ağır bir final, belirsizlik son safada. Baş kızımızın sorduğu o son soru resmen iç yakıyor.
0 Yorum :
Yorum Gönder