Glee dizisini bilenler bilir. Bilmeyenler için ise şöyle anlatayım kısaca, bir gençlik dizisi herşeyden önce. Ancak basit bir gençlik dizisi ya da klişe bir sit-com değil. Müzikal komedi türünde bir gençlik dizisi. Hafif dram sosu da yok değil. Komedisi de tam komedi denemez, kahkaha attığım hiç olmadı neredeyse. Ancak her bölüm, 42 dakikayı yüzünüzde anlamsız bir sırıtışla izliyorsunuz. İnsanı keyiflendiren bir dizi olduğu aşikar. Bir nevi "feel good" hesabı. Konularda ve karakterlerde derinlik olduğu söylenemez, hatta bazen kendi içinde çelişiyor dizi. Mesela baş karakterlerden Will Schuester (Matthew Morrison), bir bölümde öğrencilerine Madonna'nın ne kadar efsane bir isim olduğundan, onu örnek almaları gerektiğinden bahsederken, bir başka bölümde Britney Spears'ı asla örnek almamaları gerektiğinden falan bahsetti. Her şeye rağmen müzikal icralar ve müzik seçimleri mükemmel olduğu için kendini izletiyor, bağımlılık yaratıyor Glee. 2. sezonun, 5. bölümünün adının "The Rocky Horror Glee Show" olduğunu ve "The Rocky Horror Picture Show" ithafen bu bölümü çektiklerini okuyunca, ben de bölümü izlemeden önce filmi indirip izleyeyim dedim. Glee sayesinde bir şaheser ile daha tanışmış oldum.
Konu şöyle, evlenmek için hazırlanan Brad Majors (Barry Bostwick) ve Janet Weiss'ın (Susan Sarandon) arabaları, fırtınalı bir gecede bozulmuş ve çiftimiz geceyi, bulundukları yere en yakın konutta geçirmek zorunda kalmışlardır. Orası bir şatodur ve sahibi de Transseksüel Gezegeni'nden gelen Dr. Frank-N-Furter'dır (Tim Curry). Çiftimizin şansına, o gece şatonun sahibi Dr. Frank-N-Furter, kendisine eş olarak yaptığı Rocky Horror (Peter Hinwood) isimli yakışıklı robotu canlandıracaktır. Ancak Rocky Horror can bulduktan sonra şahıslar bastırılmış duygularını ortaya çıkaracak, şato aldatmalarla dolu absürt bir aşk yuvası halini alacaktır. Dr. Frank-N-Furter'a ayaklanan ilk isimler ise yardımcıları Riff Raff (Richard O'Brien), Magenta (Patricia Quinn) ve Columbia (Nell Campbell) olur.
Senaryosu, Riff Raff'i oynayan Richard O'Brien ve yönetmen Jim Sharman'a ait olan filmin ilk çıktığı sene ve ilerleyen bir kaç senede değeri bilinmemiş. Ancak zamanla bir kült haline gelmiş. Filmin kült haline gelmesinin birincil sebebi ise interaktif sinemalarda gösterime girmesi. Filme gelen insanlar filmdekine benzer kostümler giyiyorlar, şarkılara eşlik ediyorlar, hatta sahneye çıkıp dans ediyorlar. En çok dans edilen şarkı, filmin en meşhur şarkısı olan "The Time Warp". İzlemeye gidenler yeri geldiğinde "Slut", yeri geldiğinde "Asshole" diye bağırıyorlar ve mesela düğün töreni sahnesinde havaya konfetiler atılırken, izleyenler havaya patlamış mısır atıyor. Ya da yağmur sahnesinde oyuncular filmde kafalarına gazete koyarken, izleyenler de aynı anda gazetelerini başlarının üzerine koyuyorlar gibi. Filmin interaktif halinin filmden daha çok ünü var diyebiliriz. Türkiye'de de böyle bir şey gerçekleştirme imkanımız olabilse keşke.
Tim Curry'den müthiş oyunculuk. Ekşi Sözlük'te biri, "Adı 'Tim Curry Show' olsa da olurdu." demiş mesela. Bence hiç de haksız değil. Bu diğer oyuncularının kötü oynadıklarından ya da, Tim Curry'nin söylediği şarkıların diğer şarkılara oranla çok iyi kaldığından değil, aksine en beğendiğim iki şarkıyı da Tim Curry söylemiyor ve Richard O'Brien'ın da mükemmel bir oyunculuğu var. Ancak filmi izlemediyseniz eğer, izlediğinizde anlayacaksınız. Tim Curry duruşuyla, mimikleriyle, şarkıyı söylerken ki havasıyla bambaşka bir zarafet, bambaşka bir görsellik sunuyor izleyiciye. Hani travesti olan Dr. Frank-N-Furter karakteri ama sanki Tim Curry de gerçekten bir travesti gibi oynamış. Hayatımda izlediğim en muazzam oyunculuklardan biri. İnsanı kendisine aşık bırakır derecede samimi. Başroldeki kadın karakter Susan Sarandon ile ilgili bir bilgi verelim. Sarandon, filmden çok az bir para almış zamanında. Filmin 25. yıla özel DVD'si çıktığında 2000 yılında, ekstra para talep etmiş gerekli merciilere. Ancak bu talebinden sonuç alamamış ve DVD'yi boykot etmiş.
Müzikal filmlerin güzel ve akılda kalıcı olması için müziklerinin güzel ve akılda kalıcı olması gerekir her şeyden önce. Bu çok basit bir mantık kuralı. Bu film ise bir kült haline geldi ve şarkılar da inanılmaz güzel. Girişte "Science Fiction/Double Feature", hemen ardından "Dammit Janet", Tim Curry'nin tanrısallaştığı "Sweet Transvestite", Meat Loaf'ın oynadığı Eddie karakterinin söylediği "Hot Patootie - Bless My Soul", tabii ki "Touch-a, Touch-a, Touch Me" ve yine filmin en meşhur şarkısı ve dansı "The Time Warp" benim en beğendiklerim. Filmden sonra izlediğim Glee'nin 2. sezon, 5. bölümü de bir o kadar güzeldi. Tavsiyem, önce bu absürt, sınır tanımayan, son derece seksi ve eğlenceli, rock'n roll müzikali filmi izleyin, sonra da Glee izlemiyorsanız bile 2. sezon, 5. bölümü indirip izleyin. Kendinizi müziğin güzelliğine ve Tim Curry'nin ellerine bırakın. 8/10
0 Yorum :
Yorum Gönder