Amerika ve Meksika ortak yapımı olan Sin Nombre yani Türkçe adı ile İsimsiz, 2009 yılında,Amerikalı yönetmen Cary Juji Fukunaga önderliğinde çekilmiş, oldukça dramatik bir filmdir. Latin Amerika ülkelerinde yaşayan fakir insanların ölümü göze alarak binlerce kilometre gidip Amerika’ya kaçmasını konu alan film 2009 Sundance Film Festivali başta olmak üzere birçok film festivalinde ödüle layık görülmüştür. İnsanın içini acıtan bir drama sahne olan filmin tamamının İspanyolca olması, yani gerçekten de o bölgelerdeki insanların dili olması filmin gerçekçi yapısını gözler önüne seren önemli faktörlerden bir tanesi.
Honduraslı bir ailenin ( Baba kız ve amca ) Amerikaya kaçış öyküsü merkezli bir konuya sahip olan film eş zamanlı olarak Meksikalı bir çetenin de hayatını ve yaşayışlarını konu alıyor ve bu iki öyküyü birbirine ekleyip harmanlıyor. Meksika’da faaliyet gösteren Mara Salvathrucha isimli bir çetenin elemanlarından El Casper, çeteye küçük bir çocuk takdim eder. Çocuğa, Smiley lakabı takılır ve oldukça sert bir dayaktan sonra Smiley çeteye dahil edilir. Bu sırada El Casper, Martha Marlen isimli bir kızla ilişki yaşamaktadır ve ilişkisini Marlen’i korumak için çeteden gizli tutmaktadır. El Casper’i takip eden Marlen, çetenin toplantı yaptığı mezarlığa kadar gelir. Burada Marlen’i gören çetenin lideri, kızı El Casper’in yanından alıp gider ve kıza tecavüz etmek istediği sırada yanlışlıkla kızı öldürür ve geri döndüğünde El Casper’e Marlen’in öldüğünü ve kendisine başka bir kız bulmasını söyler. Ertesi gün Smiley, El Casper ve çetenin lideri Lil Mago, tren tepesinde Amerika’ya doğru umut yolculuğuna çıkmış kaçakları soymak için trene binerler ve yolcuları silahlarla soymaya başlarlar. Buna daha fazla dayanamayan El Casper, elindeki büyük bıçak ile Lil Mago’yu öldürür ve Smiley’i de Meksikaya, geldikleri yere geri gönderir ve kendisi de trenle yolculuğa devam eder. Bu esnada trende bulunan Honduraslı ailenin kızı Sayra ile yakınlaşmaya başlarlar ve birlikte trenden inip kaçarlar. Mago’nun öldüğünü öğrenen çete, El Casper’in peşine düşer ve tam sınırda Sayra nehri geçip Amerika’ya ulaşmak üzereyken kıyıda onu bekleyen El Casper’i öldürürler, her ne kadar geri dönmek istese de bunu başaramayan Sayra Amerika’ya giriş yapar ve film burada sonlanır.
Sin Nombre, her ne kadar gerçek bir öykü olmasa da aslında o tren yollarındaki insanların toplu hikayesi olduğundan aslında gerçek bir hikayeden daha gerçek bir film. Fakirlik ve çaresizliğin insanlara neler yaptırabileceği, ölümün ve acı çekmenin ne kadar basit olduğunu ve bunları göze alan binlerce insanın varlığını çıplak gözle izlediğinizde eminim ki etkileneceksiniz. Filmde, tren yolundaki uyuma sahnesinde görünen insanlar gerçek anlamda Amerika’ya giden kaçaklarmış ve yönetmen,” onlara trenin üstünde nasıl oturmaları gerektiğini söylemedim çünkü hepsi bunu çok iyi biliyorlar” demesi olayın trajedisini gözler önüne seren çok çok önemli bir cümle.2.5 milyon dolarlık bir hasılata sahip olan bu film, ekonomik açıdan çok başarılı olmasa da Latin Amerika gerçeğini sinemaseverlere çarpıcı bir biçimden göstermesi ile oldukça önemli bir film.
Zamanında Yılmaz Güney’in önderliğinde Türkiye’de ki çarpık düzeni gösteren birçok film yapılmıştı ama bu filmlerin çoğu yakıldı ve yok edildi hatta bu filmleri yapan Yılmaz Güney,” insanları uyandırıyor” diye sürgün edildi. Oysa bugün Meksika’da ve dünyanın birçok ülkesinde böyle bir film çekildiğinde birçok uluslararası film festivalinde ödül alıyor. Acı ama oldukça gerçek bir Türkiye gerçeğini de burada söylemeden edemedim.
0 Yorum :
Yorum Gönder