1.09.2012

Beni Unutma [2011]


Ne izlediğim film sayısını ne de izlemeye başladığım tarihi hatırlamıyorum… Eskiden sorulsa, bilinçli olarak, tamamını hatırladığım filmi anında söylerdim. ( 8mm [1998] ) Ama artık biraz düşünmem gerekiyor, acaba neydi, tarzı nedir diye…

Bazı filmler vardır, o kadar basit, o kadar tekdüze gözükürler ki, ama aslında bir o kadar vurucu etkiye sahiptirler. Herkese göre değişir, herkesin tadı ve zevki çok ayrıdır, farklıdır… Beni Unutma onlardan biri oluverdi benim için. Olcay iş hayatında oldukça başarılı, genç, bekâr ve güzel bir kadındır. Ciddi bir ilişki yaşadığını düşündüğü sevgilisi Hakan’ın kendisini aldattığını acı bir şekilde öğrendiğinin ertesi günü Sinan’la tanışır. Olcay’ın ilişkisinin bittiği gün Sinan da verdiği ani bir kararla nişanlısı Ebru ile evlenmekten vazgeçer.

Hepimiz hayatta kendimize uygun eşi seçmeye çalışırız, seçenekleri eler ve yolumuza devam etmeye çalışırız. Kimimiz kendine uygun eşi bulurken kimileri de kürek çekmekten bıkar ve birbirini kırmaya devam eder, asıl değerlerin kıymetini hiçbir zaman bilmez, bilemez. Sinan o kararı alırken geleceğinin böyle olmasını düşünür, ister miydi? Tabiî ki hayır, peki ya Olcay? Sanırım o da istemezdi, ama hayat denmiyor mu yaşadığımız yere, şeylere, olgulara… Hepimiz hayatımızın herhangi bir alanında tercihler yapmak ve bu tercihleri yaşamak, seçmek zorunda bırakılmıyoruz mu? Sinan’ın yaptığı ya da Olcay’ın yaşamak istediği hayat da sadece bu değil miydi?

Kendime tekrar döner ve sorarım filmden sonra, acaba gerçekten aşkın anlamını biliyor muyum? Acaba gerçekten seçimlerimde kimler mutlu/mutsuz, acaba hastalıkları ne kadar tanıyorum, acaba böyle bir durumda ben ne yapardım?

Mert Fırat’ın çok iyi oyunculuğu eşliğinde bunları tekrar gözden geçirerek kendi çapımda, kendime film ziyafeti çektim. Sırf bende etki bıraktığı için bu filmi sevdim, sırf bana bir şeyleri hatırlatmaya çalıştığı, bir şeyleri anımsattığı için sevdim bu filmi… Bir dakika, biz filmleri zaten niye izliyoruz ki?

0 Yorum :