4.09.2012

Like Crazy [2012]


İngiltereli olan Anna, okumak için Amerika’ya gelmiştir. Burada kendisi gibi üniversite öğrencisi olan Jacob’a âşık olur. Aşklarını doyasıya yaşarlarken, Anna, Amerika da yasal olarak kalacağı zamanı aşar ve vize sıkıntısı işin içine girer. Daha sonra tekrar Amerika’ya gelmek istediğinde bu çok büyük bir sıkıntıya yol açar ve çiftimiz için artık görüşmek çok zor bir hal almıştır.

Çok ilginç bir filmi, uzun zamandır izlediğim en manasız, en duygudan uzak aşk filmi diyebilirim. Diyalogların çok eksik bırakılması filmi aşk filminden daha çok, dar mekânlarda çekilen ve insanların birbirlerini sorgulayarak geçirdiği filmlere benzetmiş.  Yaşanılan olayı, aşkı çok ‘’sığ’’ olarak anlatmışlar, filmi izledikten sonra etrafımda okuduğum gördüğüm yorumlar ‘’ bunların yaşadıkları aşk ise, benim ki ne? ‘’ şeklindeydi. Hak vermemek de elde değil gerçekten sadece bir vizenin bu kadar sorun olması yeteri kadar anlamsız geldi bana da. Birbirlerini bu kadar çok seven iki insan, buluşmanın yolunu mutlaka bulur.

Görüşmek sorun olunca da farklı insanlarla birlikte olmaya başlıyorlar doğal olarak… Hani bizim sadakatimiz? Film konusu, birbirlerini deli gibi seven ve buluşmak isteyen iki insandan bahsetmiyor muyduk? En azından seyircinin hayal gücüne bırakılsa, bu sahneler gösterilmeseydi biraz daha tercih konusu olabilirdi.

Sonu da bir o kadar havada kalmış, elimizden bu kadar geldi, idare eden bir son yapıverelim olarak tamamlanmış. Anlatılmak istenen düşünceye ne oldu? Hani bizim büyük aşkımız? 

Beğenmedim.

Film bittikten sonra aklımda kalan tek şey, iki çok tatlı insanın birbirlerine bakışlarıydı sanırım…

0 Yorum :