25.10.2010

Papillon [1973]

Özgürlük gibi bir fikirden yola çıkılarak yazılmasına rağmen aslında ciddi anlamda gerçek bir hayat öyküsünü konu alan Papillon, tam olarak kitabın yazarının hayatını konu alan daha özele inecek olursak mahkum olduğu günlerde yaşadığı olayları ve daha çok kaçış serüvenlerini anlattığı günlük tarzı bir romana dayanıyor. Filmde, romanın baş karakteri olan Papillon’u dönemin ünlü aktörü Steve Mcqueen oynuyor ve ona bu ana rol için Dustin Hoffman ve Louis Daga eşlik ediyor.

Oldukça egzotik mekanlarda çekilmesine rağmen filmde yaşanan kaçış serüveninin sürükleyiciliği ve dramı içinde izleyici o mekanları çok da fark edemiyor ancak bu mekan seçimleri de özellikle eski dönem hapishanelerini başarılı bir biçimde yansıttığından oldukça başarılı. Konu yaşanmış bir öykü olduğundan izledikleriniz karşısında zaman zaman hayrete düşebilirsiniz ve tutsak olmuş insanlar için özgürlüğün ve yaşamanın ne anlmama geldiğini anlayabilirsiniz. Hayatta kalmak için hücrede kaldığı günlerde et niyetine çeşitli böcekler yemiş ve bundan öteye insanlık dışı işkencelere maruz kalmış bir insanın yazdığı kitaba dayanan Papillon, başından sonuna adar her bölümünde izleyiciyi hayrete düşüren sahnelerle bezenmiş olmasına rağmen bu sahnelerdeki gerçekliğe de şapka çıkarmamak elde değil.

1973 yılına tarihlenmiş bir film olan Papillon o döneme göre oldukça geniş bir bütçe ile çekilmiş bunun en önemli sebebi şüphesiz ki dönemin gözde oyuncularını bir araya getirebilmek ve Papillon’un yani kitabın yazarı Henri Charierre’nin hapishane dönemindeki yaşadığı yerlerin canlandırılmasındaki zorluktur. Ama gişede 12 milyon dolarlık bütçesini ikiye katlayıp birde en iyi müzik dalında oscara aday gösterilmesi filmin gerçekten emek verilmiş ve ses getirmiş bir yapım olduğunun kanıtıdır. Ayrıca filmi izledikten sonra izleyicinin elindekinin kıymetini anlaması ve bazı insanların özgürlük adına ne zor şartlar altında yaşadığını görmesi açısından da bir nevi öğretici bir filmdir.

Her ne kadar film konusunu az önce de belirttiğim gibi kitaptan almış olsa da film ile kitap arasında farklılıklar olduğunu söylemek istiyorum. Örneğin kitaptaki her ayrıntı filme yansıtılmamış ve bazı sahneler filmden çekilmesi imkansız olduğu gerekçesi ile çıkartılmış. Ancak ben bunu bir kusur olarak görmüyorum çünkü yönetmenin elindeki süre belli ve bu süreye sığdırabileceğinin en iyisini sığdırma çabası filmi izledikten sonra, filmle ilgili takdir edlimesi gereken başka bir nokta. Yine edebiyat- sinema işbirliğinin güzel bir örneğinin gösterildiği Papillon, siz yatağınızda uyurken bazı insanların böcek yiyerek yaşamaya ve hayatta kalmaya çalışmasını göstermesi ve anlatması açısından her sinemaseverin izlemesi gereken son derece dolu bir film.

0 Yorum :