12.03.2012

The Grey [2012]

Ottway, Alaska’da petrol sondaj çalışmaları için görevlendirilen bir grup insanı kurtlardan korumaktadır. Kendisi keskin nişancı ve kurtlar hakkında çok fazla şey bilmektedir. Kişisel dertleri olan ama bunlarla baş etmesini öğrenmesine karşın zaman zaman yaşadığı bunalımlar kaçınılmazdır. Karlı bir günde bindiği uçağın uçaklarının düşmesi sonucu bölgenin vahşi ve ıssız bir alanında mahsur kalırlar. Grubun başı olan Ottway (Liam Neeson), ekibin vahşi doğada aç kurtlara karşı hayatta kalabilmesi için elinden geleni yapmak zorundadır. Hem kaza sonrası aldıkları ölümcül yaralar, hem de insanı donduran hava koşulları karşısında kurtlara yem olmadan buradan kurtulabilecekler midir?

Soru ile bitirdim, yukarıdaki paragrafı okuduktan sonra buna cevap verebilenler, muhtemelen benim bakış açımdan bakabiliyor ve onlarla aynı şeyleri düşünebiliyoruz. İnsanın doğaya karşı verdiği mücadeleleri yıllardır izliyoruz. Çoğu başarılı, çoğu ise hüsranla bitiyor ne yazık ki… Kişisel düşüncem şudur ki, insanoğlunun %95’lik bir kısmı doğaya karşı koyamaz… Buna herhalde itirazı olan yoktur. Geriye kalan %5’lik kısım ise doğa koşullarında hayatta kalmak üzere eğitim almıştır ve bir şekilde belirli bir süre yaşayabilirler, ama gerçekten doğa koşulları olması gerekiyor değil mi?

Alaska, soğuğun ta kendisi, uçak kazası, kurtlar ve sürekli kar. Telefon yok, yemek yok, su zaten kar olmuş her yerde… Şimdi bana bu şartlardan kimlerin kurtulabileceğini söyler misiniz? Filme aptalca demek istemiyorum çünkü emeğe yapılan saygısızlığı hiç sevmem, ama biraz mantıklı olmak, biraz ayakların yere basması gerekiyor zaten. İlk baştan, filmin herhangi bir çekilme amacı yok ki…

Araya biraz dram, biraz ‘’hayatın ta kendisi sözleri’’ koyarak olayları dramatik hale getirmeye, bakın biz sıkıştık kaldık ama hiçbirimiz yaşamdan ümidimizi kesmedik demeye getirmek gerçekten çok büyük Polyannacılık olmuş, yazık…

İnsan doğaya karşı çaresizdir, hele teknolojik aletleri yoksa hele ki kurtlara karşı hayatta kalma şansı 0. Sonu, uçak kazası olduğu anda zaten belli oluyor. Tamam, biraz zorlayalım filmi o zaman, insanın doğa ile olan savaşı güzel yansıtılmış. Liam Neeson tam anlamıyla oyunculuğunu konuşturmuş ve filmi izlenebilir hale getirmeye çalışmış, araya biraz da duygusal sahneler koymuşlar. Filozofik bir anlam arama kaygısını taşımıyorum bile, belki derinlerde vardır diye, yok! Sonu yeterince güzel diyebilirim, hiç yoktan etkileyici, ama bir bütün olarak incelersek ‘’film’’ izliyorum diye geçirdiğim boş bir saat kırk beş dakika diyebilirim.

Tavsiye etmiyorum, içerik olarak çok yetersiz…

0 Yorum :