16.03.2012

Senna [2010]

Küçük yaşıma rağmen henüz 10 yaşındayken (1998) Formula 1 izlemeye başladım… O yıllarda 3 oluklu tekerler ve teknolojik aygıtların dışında karmaşık hiç kural yoktu. Zaman ilerledikçe Formula’nın çevresi değişmeye, yarış kuralları çok daha karmaşık hale gelmeye başladı. Elbette bu kural değişiklikleri Formula 1’in dönüm noktasıysa, bunda birkaç çok önemli isimin etkisi vardır.

Burada bahsedeceğimiz ve konumuz olan kişi efsane yarışçı Brezilya’lı Ayrton Senna. Ne yazık ki onu izleme şansım olmadı tıpkı M.Schumacher’in 94 ve 95’li yıllardaki şampiyonlukları gibi.

Ham görüntülerden hazırlanmış ve gerçeğin ta kendisini yansıtan bir belgesel. O zamanı izlememiş olmam, o zamanı bilmediğim anlamına gelmiyor tabii ki. Formula 1 merakım sayesinde 1970’li yılların başarına kadar olan zamanı halen sayabilir ve hatırlayabilir durumda olmak en büyük gurur kaynağımdır. Hatırladıklarımı paylaşmam gerekirse, Monaco’daki o meşhur yarışın tamamını izleme şansım oldu ( teknoloji dünyası sağ olsun ). Yağmurun başlamasıyla bir anda değişen şartlar, Senna’nın inanılmaz yeteneklerinden birini ortaya çıkartmıştır. Yağmur yağdığı her yarışı neredeyse podyumda bitiren, virajlara gelirken çok geç frenaj yapmasıyla tanınan ve kazanmak için ne gerekiyorsa yapan ( belgeselde izleyebilirsiniz bu konuyu) bir sürücüymüş.

Her alanda olduğu gibi çoğu kişi tarafından tarihin en iyi sürücüsü olarak gösteriliyor ama biraz objektif olanlar bunun gayet taraflı bir yorum olduğunu bilebilirler. Ne yazık ki 34 gibi çok erken bir yaşta onu kaybettik ve asla en iyiyle kıyaslama şansımız olmadı. Schumacher ile (olası) girecekleri bir çekişmeyi yıllar boyu izleme şansından mahrum kaldık.

O yıldan sonra kurallarda ve arabalarda çok büyük değişiklikler oldu. Formula 1’i izlemeyi resmi olarak 2007 yılında bıraktım. O yıldan sonra artık kuralları –gereksiz- yere çok katılaştırmaları ve herkesi eşit düzeyde tutma çabaları sayesinde sporun yeteri kadar tadı kaçtı. Bunun dışında kullanılan çok saçma sistemler neredeyse Formula 1’i bilgisayar oyunundan farksız yaptı. Ama bunun iyi yanı olarak, ölümler tamamen ortadan kaldı hatta yaralanmalı kazalar bile neredeyse sayılı duruma geldi. Arabaların yavaşlamasına yol açsa da kimse sevdiği pilotun ölmesini ya da çok ağır şekilde yaralanmasını eminim istemez.

Sonuç olarak; yaşasaydı belki en iyisi olarak gösterilebilir, kimileri tarafından biraz daha duygusal yaklaşımlar yapılıyor ama kendisi gerçekten çok büyük bir kişilikti. Belgesel de bunu açıkça görüyor ve etkileniyorsunuz. Mutlaka izlemeniz gereken bir belgesel olduğunu düşünüyorum, ancak bu kadar sağlam düzenlenebilir ve gerçekler ancak bu kadar net olarak aktarılabilirdi.

İyi Seyirler

0 Yorum :