Curtis, eşi ve 6 yaşındaki sağır çocuğu ile birlikte bir kasabada yaşayan, kum madenlerinde çalışan bir aile babası. Eşi ise hafta sonlarında mahallede kurulan pazarlarda yaptığı el işlerini satarak aile döngüsüne yardımda bulunmaktadır. Hayat bu aile için rutin olarak ilerlerken, Curtis’in rüyaları bir anda bu ortamı tamamıyla değiştirecektir. Curtis'in dünyanın sonunu getireceğini düşündüğü bir fırtına ile ilgili korkunç rüyalar görmesi, bu rüyaların verdiği yoğun tepkilerden kurtulabilmesi için elinde avucunda olan para ve çektiği ekstra kredi ile sığınak inşa etmeye başlar. Curtis'in bu açıklanamaz davranışları; eşini, komşularını ve iş arkadaşlarını endişelendirmeye başlar. Asıl korunulması gereken Curtis mi, yoksa yaklaşmakta olan fırtına mıdır?
Kuşku ve korku sınırlarını belirleyen, insanı delirme noktalarına sürükleyebilecek bir film örneği The Shelter. Konusu itibariyle yeteri kadar ağır işleyen, çok fazla mekan kullanmayan ve başlarda belirtmeye çalıştığım gibi ‘’gizem’’ yüklü müzikler ile devam ediyor. Filmin asıl konusunun yanında, içerik içinde işlenen ve ailenin kendi çözmesi gereken dram da olayın tuzu biberi oluyor.
Bu tarz filmleri izlemenin kolay olduğunu düşünmüyorum lakin izlenebilir ve dikkat toplama olayını bütün filme yayabilirsek ancak o zaman tam anlamıyla alınması gereken zevkin alınabileceğini düşünüyorum. Film yavaş ilerliyor; elbette, kimse hızlı ilerlemesini beklemezdi zaten konu olarak bütün ayrıntıları ince ince ekrana getiren, ailenin yaşadığı sıkıntıların tamamını yansıtmak isteyen bir yönetmenden bahsediyorum.
Filmin özetini ve içeriğini yukarıda yeteri kadar açıklamaya ve anlatmaya çalıştıktan sonra bitişinin çok iyi olduğunu düşünüyorum. Akışın götürdüğü tarzda bir son bekliyordum ama bu gerçekten yeteri kadar etkileyici geldi bana. Sonuç olarak başarılı buluyorum ama izlemesi ve sabretmesi zor bir film. Bir daha izler miyim ya da arşivime koyar mıyım? Elbette hayır…
0 Yorum :
Yorum Gönder