Uzun zamandır görüşmediğim bir arkadaşımla buluşup film izlemeye karar verdik.Aslında ogün film izleme havamda değildim tam olarak ama işte Antalya'nın kış ayında yapılcak iş kısıtlılığı içinde daha fazla kaybolmamak için sinemaya gittik.Hadi filmden bahsedelim biraz.
19 Ağustos depreminde adapazarında birbirine inanılmaz bağlı 4 arkadaşın yaşadıklarını ve geleceğe dair umutlarını anlatan bir dram filmi.Gerçek bir hikayeden alınmış ve sinemaya uyarlanmış.
Film ilk önce yakın 3 arkadaş ve aralarındaki ilişkileri biraz açıklayarak başlıyor.Arkadaşlarını depremde kaybeden diğer 2 arkadaşın hayatları değişiyor bir anda.Daha sonralarında hepsi ayrı yerlere savruluyorlar ve kendi hayatlarını yaşamak zorunda bırakıyorlar birbirlerini.Şesu kendini boş bir adaya atmakta buluyor çareyi, diğeri sürekli bir iş yürütme çabasında, diğeri hayatını sakaryaspor a adamış olarak giderlerken bir anda ortalık karışıyor ve kendinizi bir karmaşada buluyorsunuz...
Şimdi biraz filmi konusalım.Film tam anlamıyla ''mahşer yeri'' gibi..Inanılmaz senaryosunun arkasında resmen rezalet bir kurgu var.Hayatımda izlediğim en güzel türk filmi senaryolarından biri ama aynı anda en kötü kurgularından biri.2 sinin dengesini hiç kuramamışlar ve neredeyse mahvetme kıvamına gelmişler.Filmdeki karakterlerin kim oldugunu tam olarak anlayamadım.Olayları o kadar karışık olarak dağıtmışlar ki, izlerken filmi kayboluyorsunuz.
Film başladıktan sonra 4 arkadaşın arayışlarını yada hikayelerini ayrı olarak devam ettirmeye çalışıyorlar.Bence bu tarz denemelere girmek türk sineması için gayet güzel bir girişim gibi gözüktü başlarda.Ama bunu elini yüzüne bulaştırıp daha sonra üstüne birde tüy dikeceklerini hiç düşünmemiştim.İnanılmaz derecede soru işareti kaldı aklımda.Hatta bazılarını hatırlayamıyorum bile.Bunları sizlerle paylaşim hemen;
Şimdi, filmde zeynep'in çok sevdiği nişanlısı ölüyor.Depremde ölen adam aynı zamanda şesu takımının bir üyesi ve arkadaşlarını çok seviyorlar.Zeynep, Şesu'nun kız kardeşi, bunu anlıyorsunuz.Ama burada inanılmaz bişey oluyor.Karısı Şesudan ayrılma sebebini zeynep olarak gösteriyor.Tamam siz anlıyorsunuz, soner öldükten sonra abisi, zeynep'e biraz daha destek olmaya çalışıyor ama orada geçen '' zeynep-Şesu nişanlanma'' davası nedir ? Nasıl yani ? Aile içinde mi nişanlandılar?
Demiştik, herkezin farklı bir arayışı var ama Haydar o zaman neden sürekli zeynep'i istiyor?Bunun hakkında birkaç fazla soru sorulabilir yada cevaplarını kendi kendinize verebilirsiniz ama ortada çok büyük bir karışıklık var.2 karakter birbirleriyle bir bağlantı içindeymiş gibi gözükürken diğerleri tamamen farklı telden çalıyorlar.
Dialoglar inanılmaz kötü.Dizilerde bile bunlardan daha iyi dialoglar konusuluyor.Hani bunun hakkında söylenebilecek tek şey, herhangi bir şiir kitabını açıp, oradan buraya aktarmışlar, uyarlamışlar.İnanılmaz kötü.
Her filmde elbet vardır ama bu sefer gereksiz olmuş.Küfür türk filmlerinde belkide en bilinmezlikte kalınılan noktadır.Küfürü nasıl kullanılması gerektiğini asla bilemedik öğrenemedik.Küfürün herzaman ayıp bir kavram oldugunu söylediler, büyüklerimizden öyle gördük duyduk.Ben hayatımda böyle bir şeye inanmıyorum ve küfür kullanılabilir ama yerine göre.Daha öncelerinde güneşin oğlu isimli bir film izlemiştim.Orada Haluk Bilginer abimizin saf olarak kullandığı dile ne dersiniz? Öyle güzel küfür ediyorlar ki, senaryonun bir parçası gibi geliyor.Aynı şekilde '' gemide '' filmindede kullanılan küfürleri izleyenler bilir.Ama bu sefer çok evlatlık durmuş.Yukarıda bahsettiğim gibi, bunun sebebi büyük olasılıkla yapmacık olan diğer dialoglar yüzünden böyle gözükmüş olabilir.Gerçekten başarısız ve çok rahatsız edici düzeydeydi.Filmin bir diğer eksisi.
Daha fazla eksi bişeyler söylemeye gerek yok.Cem Davran'ı hep gereksiz komedi filmlerinde izlemiş biri olarak bu sefer beğendim.Herkez oyunculukların kötü oldugundan bahsediyor ama film öyle bir film ki, oyuncular kaybolmuş.İyi bir film, oyuncu performanslarını yükseğe çekebilir, aynı anda filmin kötü oluşu, iyi oyuncu performanslarınıda aşağıya çekebilir.Daha öncelerinde Yılan hikayesinde izlediğimiz bülent Şakrak içinde aynı şey geçerli tam olarak.Yüklenen karakter ve dialoglar içinde kendini kaybetmiş.Sonuç olarak Cem Davran iyiydi, ama genel olarak baktığımız zaman bütün oyuncular için rahatlıkla vasat değerlendirmesini yapabiliriz.
Gidin izleyin diye net bişey söyleyemiyorum film hakkında çünkü nasıl bir film henüz karar veremedim.İyi olarak görmek isterseniz gayet güzel bir film ama daha geniş açıdan yapımıyla, senaryosuyla bir bütün olarak bakacak olursanız vasatı sergilemiş bir yapım olur.Notum 10/7 klasik olarak baraj notumu verim.
UnjustLucifer
0 Yorum :
Yorum Gönder