13.07.2013

Olympus Has Fallen [2013]


Mike Banning, özel kuvvetler biriminde çalışan gizli bir ajandır ve başkanın bir numaralı korumasıdır. Bir akşam başkan ve eşi davete gitmek için hazırlanırlar fakat yolda tam bir trajedi yaşanır ve başkanın eşi hayatını kaybeder. Olay sonrasında Mike, her ne kadar haklı olduğunu idda etse de ona masa başı görevi verilir. Fakat ABD’nin en iyi korunan binasına seri saldırılar yapılır ve Kuzey Kore’liler tarafından ele geçirilir. Başkan esir alınır.

Yukarıdaki yazıyı okuduktan sonra hemen herkes filmin ne tarz bir mal olduğunu anlamıştır. Manavdan karpuz seçmekten bile daha basit diye düşünüyorum. Evet, Amerika’nın klasikleşmiş kendi çöplerini alıp atma filmlerinden biri daha, fakat bu sefer işin dozajını biraz daha fazla kaçırmışlar gibi...
Burada kahramanlık arıyorsanız, muhtemlen sinemaya bakış açılarımız aynı değildir ve bu yazının devamını da okumanıza gerek yoktur. Bir düşünün, Amerika... Süper güç... Son teknoloji... Başkent... Beyaz Saray..

Beyaz sarayı ele geçirmek ne kadar sürebilir? Aylar? Yıllar? Atom bombası? Yok aslında ne kadar basitmiş değil mi? 13 dakikada adamlar Beyaz Saray’ı ele geçirebiliyorlarsa bu Amerika’nın aslında ne kadar aciz bir millet olduğunun göstergesi değil midir? Olay açık zaten, spoiler verilecek bir noktası kalmadı artık. Ajanlarıyla meşhur, en özel askerleriyle meşhur Amerika’da, Beyaz Saray’ın kapısında saldırganlara kafa tutacak bir tane adam yok mu? Güldürmeyin beni...

Kendilerini bu kadar aciz gösterdikten sonra tabiki bir adamın gelip ortalığı dagıtması normal. Mantık aramak benim de hakkım, film izliyorsam biraz birşeyler kapmak, biraz eğlenmek isterim ama onu başaracak bir durum bile yok. Daha buraya ne ayrıntılar, ne gerekçeler yazarım ama filmden geriye birşey kalmaz, hoş zaten şu anda bile filmden geriye kalan çok da birşey yok elimizde ama olsun...

12.07.2013

Hummingbird [2013]


Joey Jones, Afganistan’da kendi biriminin uğradığı saldırıda hayatta kalan ve geri kalan herkesin ölmesine şahit olan bir askerdir. O olaydan sonra Londra’ya gelen, asker kaçağı Joey sokaklarda gizli olarak yaşamaktadır. Bir gece, sokakta ona eşlik eden kız arkadaşını kaçırırlar ve o çeteden kaçan Joey Convent Garden’da zengin bir eve girer. Sahibinin uzun süre orada olmayacak olması, işleri kolaylaştırmıştır.

Defelarca izledik, aksiyon filmleri vardır, ama sırf aksiyon filmi olmasın o akadar da basit olmasın diye içine dram katılmaya çalışılır ya işte bu da tam tersi. Dram filminin içine aksiyon katmaya çalışmak. Güzel bir deneme olmuş diyebilirim ve düşünülenin aksine beğendim diyebilirim.
Elbette ince ince bakacak olursak saçmalıklarla dolu bir film olarak gözükebilir ama asıl anlatılmak istenilen olaya odaklanmak filmden biraz zevk almak için yeterli olacaktır. 

Jasons Statham sanırım bundan sonraki hayatında orta halli yapımlardan zevk+para alarak geçirmek istiyor kariyerini. Öncelerinde çok sevdiğim ve ileride kaliteli işler yapacağını düşündüğüm aktörün bu hallere düşmesi benim için üzücü bir nokta olsa da halen onu izlemek büyük bir zevk.! (ben ne dedim biraz önce farkında mıyım acaba?

Gerçek hayatın ta kendisi olarak (çok klasikleşmedi mi bu tabir) nitelendirebileceğimiz film, zaman zaman kendi içinde kopukluk yaşasa, nereye doğru gideceği belli olmayan bir gemi gibi davransa da izlenilebilecek tarzda...

İyi Seyirler.

11.07.2013

Spring Breakers [2012]


Şimdi ben bu filmi niye izledim?

Amerikan Pie serisinin mahvettiği piyasada, ona yaklaşmaya çalışan ya da kıyısından köşesinden benzemeye çalışan filmlerden bir tane daha...

Gençlik filmi mi? Psikolojik? Travmatik? Ergenlik? Aşk-Sex-Para?

Üniversite öğrencisi 4 arkadaş tatillerini finanse etmek için uçuk bir plan yaparlar ve bu plan bir mağazayı soymaktır. Ellerine para geçtikten sonra, artık eğlenecek vakitleri de vardır. Tatile giderler ve çılgın eğlencenin ortasında mallarla birlikte polise yakalanırlar. Tam hapsi boyladıkları sırada Alien isimli bir gangster ortaya çıkar ve kefaletlerini öder...
Anlatılmak istenileni tam olarak anlamadığımı düşünüyorum, biraz farklı açıdan yaklaşmak istedim. Acaba bu filmde tam olarak anlatılmak istenilen nedir?

A. Parası olmayan gençlerin de tatil hakları vardır...
B. Gençler sınırsız olarak eğlenebilir, ama dikkatli olmalıdırlar...
C. Tanımadığın adamlarla konuşma, onlara sakın borçlu kalma!

Ortaya gişe de para kazanmak adına birşeyler konmak istenmiş ve ilginç de bir hikaye yaratılmaya çalışıldığı söylenilebilir. İşin daha fenası, gençlik filmi diye bu filmi izleyen ve bu hayallerin aynısını gerçekleştirmek isteyen toplumda oluşabilecek sıkıntılar. Evet güzel hikaye denk geliyor, para-sex-uyuşturucu-alkol... Uzaktan herşey güzel gibi değil mi?

Amaçsız, tamamen amaçsız...

10.07.2013

El Cuerpo (The Body) [2012]

Aklıma farklı şeyler geliyor, mesela Inception… Mesela Thinker, Tailor, Soldier, Spy… Incendies… Son zamanlarda (2010 yılından beri) izlediğim kaliteli senaryolar geliyor… The Secret in Their Eyes’ı eklemeden geçemedim… The Body [2012] filmini de buraya ekleme şansımız var mı, lütfen?

Bir adam, ailesinden kalan miras sonucu çok zengin bir kadınla evlenir ve hayatlarını öyle devam ettirler. Fakat bir gün, dersine geç kalan bir kıza aşık olur, ondan vazgeçemez… Uzun yolculuklardan hoşlanmayan karısı bir gün aniden ölür ve cesedi morgda kaybolur… Acaba gerçekten ceset kayıp mı olmuştu?

Çaktırmadan filmin %20 sini anlatmış bulundum, ama korkacak bir durum yok, zaten filmin geri kalan %80’lik kısmı size bu zamana kadar izlediğiniz filmlerin çoğundan daha büyük dumura uğratacak kadar sağlam. Başlangıcından sonuna kadar herşeyi tahmin ettiğinize o kadar inanıyorsunuz ki. Muhteşem ötesi diyaloglar, özenle seçilmiş sahneler.

Farklı bir noktadan girmek gerekirse, herşey o kadar normal ve o kadar olağan gözüküyor ki başlangıçta, bir merak alıyor gidiyor, sorgulamaya başladığınız anda zaten filmin içine girmiş oluyorsunuz. Biraz fazlaca karakterimiz var filmde. Flashback olarak nitelendirdiğimiz sahneler, genelde filmlerin daha karmaşıklaşmasına, hatta bazılarında olayları çözmemize yarar diye düşünürdüm. BAMMMM… Bu sefer onları unutun, tamamen farklı bir şeyler hayal edin, kendinizi farklı olana yönlendirin. Sakın tahmin etmeye çalışmayın, sakın sonunu düşünmeyin sadece filmi izlemeye devam edin. İsimleri aklınızda tutun, kimin ne iş yaptığına dikkat edin… Sahneleri bu kadar özenle seçilen, bu kadar karmaşık olan filmde hata aramayın, asla bulamazsınız…

O son, o son geri dönülemez nokta geldiğinde derin bir nefes alın, konuşmaları dinleyin. Bildiğiniz herşeyi bir kerede unutun ve filmin sadece sonunu izleyin. Anlasanız bile bir kere daha izlemek isteyeceğiniz türden, dikkat edin…

Bana kimse söylemedi, kimse tavsiye etmedi, varlığından bile habersizdim. IMDB’de filmlerinde dolaşırken, projemde bana yardımcı olmasını isterken denk gele bulduğum İspanyol sinemasının eserlerinden biri. Haberim olmadan meşhur bir filmdir belki ya da meşhur bir yönetmendir, hayır kesinlikle değil… Hatta yönetmenin ilk uzun metrajlı filmi, inanabiliyor musunuz?

Kimilerine göre ‘’eh yani o değilde ne olacak’’ kimilerine göre ‘’abii zaten biliyordum’’ tarzında bir film olacak ama mutlaka izlemeniz gereken, hatta özel olarak zaman yaratarak izlemeniz gereken tarzda. Sadece filme acımayın, filmdeki duyguya da biraz olsun kaptırın kendinizi, zararlı çıkmazsınız…

İyi Seyirler dilerim…

9.07.2013

La Cara Oculta [2011] (The Hidden Face)

Aklıma farklı şeyler geliyor, mesela Inception… Mesela Thinker, Tailor, Soldier, Spy… Incendies… Son zamanlarda (2010 yılından beri) izlediğim kaliteli senaryolar geliyor… The Secret in Their Eyes’ı eklemeden geçemedim… The Body [2012] filmini de buraya ekleme şansımız var mı, lütfen?

Bir adam, ailesinden kalan miras sonucu çok zengin bir kadınla evlenir ve hayatlarını öyle devam ettirler. Fakat bir gün, dersine geç kalan bir kıza aşık olur, ondan vazgeçemez… Uzun yolculuklardan hoşlanmayan karısı bir gün aniden ölür ve cesedi morgda kaybolur… Acaba gerçekten ceset kayıp mı olmuştu?

Çaktırmadan filmin %20 sini anlatmış bulundum, ama korkacak bir durum yok, zaten filmin geri kalan %80’lik kısmı size bu zamana kadar izlediğiniz filmlerin çoğundan daha büyük dumura uğratacak kadar sağlam. Başlangıcından sonuna kadar herşeyi tahmin ettiğinize o kadar inanıyorsunuz ki… Muhteşem ötesi diyaloglar, özenle seçilmiş sahneler…

Farklı bir noktadan girmek gerekirse, herşey o kadar normal ve o kadar olağan gözüküyor ki başlangıçta, bir merak alıyor gidiyor, sorgulamaya başladığınız anda zaten filmin içine girmiş oluyorsunuz. Biraz fazlaca karakterimiz var filmde. Flashback olarak nitelendirdiğimiz sahneler, genelde filmlerin daha karmaşıklaşmasına, hatta bazılarında olayları çözmemize yarar diye düşünürdüm. BAMMMM… Bu sefer onları unutun, tamamen farklı bir şeyler hayal edin, kendinizi farklı olana yönlendirin. Sakın tahmin etmeye çalışmayın, sakın sonunu düşünmeyin sadece filmi izlemeye devam edin. İsimleri aklınızda tutun, kimin ne iş yaptığına dikkat edin… Sahneleri bu kadar özenle seçilen, bu kadar karmaşık olan filmde hata aramayın, asla bulamazsınız…

O son, o son geri dönülemez nokta geldiğinde derin bir nefes alın, konuşmaları dinleyin. Bildiğiniz herşeyi bir kerede unutun ve filmin sadece sonunu izleyin. Anlasanız bile bir kere daha izlemek isteyeceğiniz türden, dikkat edin…

Bana kimse söylemedi, kimse tavsiye etmedi, varlığından bile habersizdim. IMDB’de filmlerinde dolaşırken, projemde bana yardımcı olmasını isterken denk gele bulduğum İspanyol sinemasının eserlerinden biri. Haberim olmadan meşhur bir filmdir belki ya da meşhur bir yönetmendir, hayır kesinlikle değil… Hatta yönetmenin ilk uzun metrajlı filmi, inanabiliyor musunuz?

Kimilerine göre ‘’eh yani o değilde ne olacak’’ kimilerine göre ‘’abii zaten biliyordum’’ tarzında bir film olacak ama mutlaka izlemeniz gereken, hatta özel olarak zaman yaratarak izlemeniz gereken tarzda. Sadece filme acımayın, filmdeki duyguya da biraz olsun kaptırın kendinizi, zararlı çıkmazsınız…

İyi Seyirler dilerim…

4.07.2013

Man Of Steel [2013]

Ne Filmdi ama…

Filmden nefret etmek için;
Kameranın aşırı hareketli olması miğde bulandırdı. Normal olarak aksiyon filmi yapıyorsanız bol hareket ve sahne değişimi kullanmak istesiniz ama durağan ve ikili konuşmaların geçtiği sahnelerde kamera oynatmanın mantığını asla çözmedim. IMAX kamerasını Dogme 95 film tarzında kullanmaya çalışmak baya komik olmuş…

Diyalogların sıradanlığını tam olarak neye borçluyuz öğrenmek istiyorum. İngilizce altyazıda mı bir sorun vardı diye düşünmek istiyorum ama sadece altyazı okuyan biri değilimdir. Dinlediğim her ney ise felaket diyaloglardan daha ötesindeydi. Diyelim ki çok gerek yok, o kadar filmde sadece diyaloglara mı takılıyorsun, kabul, sahne kurgularının berbatlığından bahsetmek… Süperman uçarken bir çocuk kadar şen, kız arkadaşıyla konuşurken tam olarak bir beyefendi…

Elbette ki böyle bir filmde süper efektler kullanmak güzeldir ama (kişisel tercihtir tamamen) bu kadarı biraz fazla. Efektler filmin önüne geçtiği zaman o film, film olmaktan çıkıyor. Bana sineamda superman’i değil 2013 yılında yapılan bir filmde kullanılabilecek son teknolojiyi göstermişler. Vurdulu kırdılar sahnelerden bir yerden sonra yoruldum, kulaklarım duymaz, gözlerim takip edemez oldu.

Efektler o kadar eşsiz ve harikaydı ki, filmin konusu ne, süperman tam olarak ne yaptı, dünyayı kimlerden kurtardı anlamadım…
Madem gözün üstünde kaşın var olayına girdik, dövüş sahnelerinin abartısı tavan yapmış durumda.

Kim kiminle dövüşüyor, kim kime dalıyor, kim düşman kim asker kim yoldaş kim insan tam bir karmaşa hakim. Bunun üzerine ışık hızıyla değişen kamera açıları sağ olsun anlamak tam anlamıyla imkansız olmuş. Spoiler olayına girmemek için sahnelerden ne yazık ki bahsedemiyorum ama muhtemelen 12 yaşındaki kardeşlerimiz şu filmde kahkahalar atarak gülerdi…

Filmin sonunda gözümden yaş geldi, duygusal olmasından dolayı değil, final sahnesindeki gülünç durumdan dolayı. Nasıl yani? Bu kadar mı basitti? O zaman neden uğraştık bütün film boyunca?

Filmi sevmek için nedenler…

Superman nihayet ‘’don’’ giymemiş ve bu kostümü çok güzel olmuş… Modern superman…
Kullanılan efektler inanılmazdı tek kelimeyle…

Film de C.Nolan’ın adının geçmesi ise tam bir skandal benim için… Keşke hiç dokunmasaydı…
Başlangıçtan itibaren bitene kadar gülme krizine girdiğim filmi beğenmemiş olmam tabi ki çok bir şey ifade etmiyor olabilir… Avatar’dan sonra izlediğim en felaket filmlerden biriydi. Serinin devam edecek olması ise daha korkunç.