İtiraf etmek gerekiyor ki filmde bahsedilen konu hiç de
sevilecek cinsten değil. Ama asıl mesele konunun ne olduğu değil bence, konuyu
nasıl yansıtabildikleridir. Örnekleri çok var, çocukları kaçıran, tecavüz eden,
kesen biçen. Bunları zaten yıllar boyunca izledik ama bu sefer ki film biraz
farklı. Olaylara hep çocuklar kısmından ya da genel açıdan bakmaya
alıştırıldık. Bu sefer de sanık tarafından bakmaya çalışıyoruz.
Anaokulunda bir çocuğun, bakıcısını (öğretmenini) düşürdüğü
zor durumu anlatıyor genel olarak. Kasaba da yaşayan ailelerin hepsi birbirini
çok iyi tanıyor, yedikleri içtikleri ayrı gitmiyor. Ama o minik şüphe var ya, o
şüphe insanları birbirine düşürebiliyor, çok basitleştiriyor. Yanlış
hatırlamıyorsam 2008 yapımı ‘’Doubt’’ filminde bu konuyu çok iyi bir şekilde
anlatmayı başarmışlardı.
Futboldan örnek vereyim, dünyanın en iyi futbolcularından
biri olarak gösterilen C.Ronaldo’yu ya çok seversin ya da ölümüne nefret
edersin. Bu Messi için, ünlü basketbolcu Kobe Bryant için de geçerlidir diye
düşünüyorum. Bazı oyunculardan öylesine nefret edersin ki bu nefret senin ona
bağlılığın olarak gözükür ve içten içe bir o kadar çok seversin. Benim için
durum böyle ve bu çok daha dile getirilebilecek bir kavram değil ya da ben tam
olarak anlatmayı başaramadım. Filmde aynı bu şekilde, karakterlerden nefret
ediyorsunuz, davranışlar, bakışlar, konuşmalar iğrenç denilecek seviyede ama
ilerledikçe de bir o kadar bayıla bayıla izliyorsunuz.
Yukarıda bahsetmeye çalıştığım gibi, anlatım dili çok ama
çok önemli, hele ki mağdur olan insanın gözünden bakmaya çalışıyorsanız.
Daha fazlasını anlamak için filmi kesinlikle izlemek
gerekiyor, anlatılacak cinsten değil. Tek denilebilecek şey, kimse inşallah
böyle bir durumda kalmaz. En ufak bir şüphe bile insanın hayatını
karartabiliyor…
İyi Seyirler.
0 Yorum :
Yorum Gönder