21.01.2010

Sherlock Holmes [2009]

Seni görmek ne büyük şeref bu harikulade sanatın içinde, bir başka tapılası sanatın ikonlarından biri olan Sherlock Holmes. Seninle görsel olarak da tanışmak ne büyük zevk ne büyük bir keyif.

Yazıma yapmış olduğum bu giriş inanın bana, küçüklükten beri onun hikâyelerini okumam onunla yetişmemden kaynaklanıyor. Onu ilk defa kitapların dışında görmem heyecanlandırıverdi beni en çocuksu duygularla, ama bu duygularımı bir kenara bırakıp sanatı yorumlayalım. Temel olarak film olması beklendiği gibi bir konu ve olması bekleneni karşılayan bir kurgu yapısı içerisinde. Hep sürprizlerle dolu olan Sherlock Holmes maceraları filmde de iyi öyküleştirilmiş gerçekten. Edebiyat derslerindeki kavramlardan devam edecek olursak benim filmde en olumlu bulduğum yanlardan biri, dönemin İngiltere’sinin, Londra’sının betimlenişi, o karanlık, gizemli havasının sezdirilişidir. Öyle ki Edinburgh’un karanlık yüzü olan Dr.Jekyll ve Mr.Hyde hikayesi kıvamında resmedilmiş İngiltere tam bir şaheser.

Robert Downey Jr. Filmde Sherlock Holmes septikliğini ve farkındalığını yaşayarak oynamış ve bu filme çok olumlu bir hava katmış. Öte yandan onun kıymetli dostu, yol arkadaşı Dr.Watson da çok iyi canlandırılmış. Lord Blackwood’a gelecek olursam, zaten bütün filmde esrarengiz havada ve pek gözükmediğinden yorum yapmak biraz güç. Ancak yüz hatlarından, saç kesimine ve diş yapısına kadar oyuncu doğru seçilmiş. Bana biraz da Kont Dracula’yı hatırlattı itiraf etmek gerekirse. Geride kalan oyunculuklar için ise çok da fazla bir şeyler söylemiyorum zira filmde fazlasıyla resesiftiler ve açıkçası pastadaki küçük paylarını da iyi gösteremediler.

Küçük bir detayla veda ederek sizleri filmle baş başa bırakmak istiyorum. Parlamento binasında Lord Blackwood’un sarf etmiş sözlerin Hitler’e ait olması vurgusu biraz araya sıkıştırılmış ve detay takip edip tarih bilimine tutkun olan insanlara atfedilmiş.

Bence fazlasıyla izlenmeye değer bir film. 8.3

Mert Şahin

0 Yorum :