20.01.2010

Paranormal Activity [2007]

Dedi ki arkadaşlarımdan biri: "Abi dün bir film izledim 'Panaromal Activity' miydi neydi. Abi yok öyle bir film ya! Annemle izledik, böyle inanılmaz korkutucu, böyle sabah 04.00'a kadar uyuyamadım, hep kapıya bakıyorum, arkama bakıyorum falan, süperdi!" "Paranormal Activity olmasın o?" diye düzelttim. Çıktığı günden beri ben de görmek istiyordum. Hani bir önceki film analizlerimden birinde genelde filmi izlemeden önce fragmanını izlemem demiştim ya, ister istemez bu filmin fragmanını gördüm ve diğer korku filmlerinden değişik bir filme benziyordu. Fragmana serpiştirilen, sinema salonlarındaki heyecanlı insanlar da gerçekten başarılı bir pazarcılık örneği, tıpkı afişteki Spielberg'in sözleri ve 'Tek başınıza izlemeyin!', 'Sinemada izleyin' direktifleri gibi. Bütün bunların sonucunda insan sinemada izlemek, normal giden hayatına 1.5 saatliğine korkarak ara vermek istiyor. Arkadaşıma; "2. kez izlemeyi kabul edersen gidelim izleyelim." dedim, karşılığında aldığım cevap olumlu olunca izledik efendim.

Film 15.000 dolar gibi bir bütçeyle çekilmiş. Hasılat/Bütçe oranı inanılmaz. 15.000 bütçeyle hakikaten iyi iş. Ancak dediğimiz gibi reklam çok önemli ve bu reklamda bir tesadüfler silsilesiyle gelmiş. Hayatta şanslı olmak çok önemlidir. Filmin yönetmeni Oren Peli'de şanslı biriymiş. 2007 yapımı bu filmin ana fikri yine Peli'den çıkıyor. Daha önce filmin çekildiği evde kız arkadaşıyla kalırken başına benzer olaylar gelmiş Peli'nin ve daha sonra bu olayları dahice düşünerek film çekmeye karar vermiş. Film 7 günde çekilmiş. Sundance filmi kabul etmemiş, Miramax dağıtmamış. En son Dreamworks'e gitmişler ve Dreamworks yapımcıları filmden çok etkilenmiş. Öyle etkilenmişler ki bir kopyasını da Steven Spielberg'e göndermişler. Spielberg bir gece filmi izlemiş. İzledikten sonra odadan çıkmak isterken kapının bir şekilde kilitlendiğini fark etmiş. Soğuk terler döken Spielberg bir çilingir çağırarak olayı halletmiş ancak bu bir şekilde basına da yansıyınca ister istemez filmin reklamı yapılmış ve film ününe ün katmış oluyor. Film yeniden çekilecekmiş ancak bir kez sinemalarda bu haliyle gösterilmesine karar verilmiş. İnsanlar çok beğenince filme karışılmamış ancak Spielberg filmin Oran Peli'den çıkma, internette bulabileceğiniz iki alternatif sonunu kendi sonuyla değiştirmiş ve sinemalarda izlediğimiz filmde Spielberg'in sonu oynuyor.

Konuya geçelim. Tamamıyla el kamerasından izliyoruz filmi. Micah (Micah Sloat), kız arkadaşı Katie'nin (Katie Featherston) bilinmeyen bir şeyin onu 8 yaşından beri takip ettiği sözlerinden sonra bir kamera alır ve bu kamerayla herşeyi çekmeye başlar. İkili aynı evde kalıyorlardır ve bu kamerayla gündüzleri birbirlerini çekerler, geceleri ise kamerayı yatak odalarına koyarlar ve bilinmeyen bu şey bir daha Katie'yi rahatsız ederse, bunu kameradan görebileceklerdir ve bu bir nevi kanıttır. Günler ilerledikçe bu bilinmeyen şey kendini iyice belli etmeye başlar, bu Katie için büyüyerek ilerleyen bir kabusken, Micah için baştaki eğlenceli kısımlardan sonra korkutucu bir hal alır.

Evet el kamerasıyla çekilmiş film baştan sona. Kameranın kaydı kapanınca biz izleyemiyoruz. Kameranın kayıtladığı şeyleri izleyebiliyoruz bir tek. Ben sayacağım filmleri izlemedim ama okuduğum kadarıyla bu açıdan 'Blair Witch Project' ve 'Rec'e benziyormuş. Kamera gece, yatak odasında sabitleniyor. Kameranın sabitlendiği kesimden hol, merdivenler falan görünüyor. Ayrıca sağ alt köşede işleyen saatte ayrı bir gerilim öğesi. Aralıklarla gelen bu gizemli misafir, ilerleyen günlerde her gece rahatsız ediyor çiftimizi ama filmin başlarda, hatta ilk yarım saat o kadar ağır işlerken filmin sonu oldu bittiye getiriliyor. Bu iyi olmamış. İyi olmayan şeylerden birisi de küçük, basit klişeler. Çiftimiz kapılarını kapatmadan uyuyor. Kapılarını kapatmıyorlar çünkü biz holü görelim diye. Aslında bu klişe olmayabilir, neden kapınızı kapatmıyorsunuz diye soracak halim yok ama bana ilginç geldi, her gün kapısını kapatıp uyuyan biri olarak. Tekrarlıyorum, bunu soracak halim yok, evet ama neden uyandığınızda o korkuyla ışığı açmıyorsunuz diye bir soru yöneltebilirim çifte.

Bir de filmin akıcılığı yok. Ara sıra sıkılıyorsunuz. Hatta fragmanlarda o korkudan altınıza eden insanları gördükçe, onlar aklınıza geldikçe ve film devam ettikçe "Ben niye korkmuyorum, bende mi bir sorun var?" diye düşünüyorsunuz. Elbette her insanın korku anlayışı da farklıdır ve bu sadece benim düşüncelerim. Gündüz ile gece süreleri belirsiz bir oranda dağıtılmış. Geceleri zaman zaman geriliyorsunuz ama gündüz süreleri o kadar çok uzun ve gereksiz konuşmalardan oluşmuş ki, atmosferden kopuyorsunuz. Bunun dışında bir korku filminden beklenmeyecek güzel oyunculuklar var.

Bilinmeyen her zaman korkutur. Ancak zaman geçtikçe o bilinmeyen, bilinmeyen olarak kalırsa sizin de hevesiniz kursağınızda kalır. Özetle bu düşük bütçeli sansasyonel korku filmi, beni salonda korkutmadı ancak paranoyaklaştırdı. Bir kaç gece yalnız başıma uyuduğumda kapıyı kontrol etmedim değil. Yani film boyunca değil de filmden sonra korktum. Yine de bir 'The Exorcism of Emily Rose'daki kadar korkmadım diyebilirim. Büyük beklentilerle gitmeyin derim. 6/10

Beercholic

0 Yorum :