8.01.2010

Surrogates [2009]

Filmlerin fragmanlarını sinemalada izlediğim herhangi bir filmde zorla görmemişsem izlemem. Yani izlerim de filmden önce izlemem genelde. Çünkü izlediğim filmin sürpriz olmasını isterim, o film hakkında sahne görmek istemem. Filmi izledikten bir kaç saat sonra izlerim fragmanı. Film hakkında tekrar düşünürüm fragmanı izlerken, anı tazelerim bir nevi. Siz siz olun bu filmi izlemeden önce fragmanını izlemeyin. Ya da vaktiniz yoksa ve bu filmi izlemek istiyorsanız fragmanını izleyin. Çünkü iki buçuk dakikalık fragmanda filme dair her şey anlatılmış giriş, gelişme, sonuç olarak. Evet sonuç bile var, sonunu bile göstermişler. Hani bazı fragmanlarda da filmin sonu gösterilir ama aralara serpiştirilir anlamayız. Burada öyle değil, fragmanı da giriş-gelişme-sonuç olarak izletmişler. Başlamadan bir dost tavsiyesi...

Bir çizgi romandan uyarlanmış bir film. Senaryo pek özgün değil ama çok çekici. Yıl gelecekten bilmem kaç yılı. Herkesin kendine ait bir sureti var ama herkesin, dünyadaki herkesin neredeyse. Suret dediğimiz şeyde, insanların başka bir kalıba girmesi, bir nevi robota dönüşmesi. Herkesin evinde, suretini kontrol edecek aleti var. Makineye oturuyorsun, gözüne geçiriyorsun gözlüğü ve suretine biniyorsun. Çoğu insanın, hatta neredeyse hepsinin sureti yakışıklı, güzel görünümlü. Herkes hayal ettiği kişi olarak dolaşıyor dışarıda ve bu suretlerin bundan başka özellikleri de var. Mesela çok uzun sıçrayabiliyorlar. Çok yukarıdan yere düşebiliyorlar. Darbelere dayanıklılar. Hissedebiliyorlar ama en önemlisi de suretlere bir şey olunca sahipleri olan gerçek insanlara birşey olmuyor. Sureti işe yaramaz hale gelince yeni bir suret alabiliyorlar.

Gel gelelim bir şekilde bir alet çıkıyor ortaya ve dünyaya kabus dolu dakikalar yaşatıyor. İnsanların güvenli bir şekilde evlerinde oturup, dışarıda istedikleri şeyleri yapmalarına fırsat veren suretleri ve sahiplerini aynı anda yok edebilecek bir alet. Hem de suretler ortaya çıktıktan bu yana suç oranı %99 düşmüşken. Bu alet ile ilk ölen isim de suretleri çıkaran adamın oğlu, bir lise öğrencisi oluyor. FBI Ajanları, Tom Greer (Bruce Willis) ve Ajan Peters (Radha Mitchell)'da bu cinayetin peşine düşüyorlar.

Dediğim gibi senaryo çok sağlam. Düşünün, şu an, şu dünyamızda en güzel, en yakışıklı insan, en kusursuz insan bile estetik yaptırıyor kendine. Neden? Daha da güzelleşmek için, daha da beğenilmek için. Herkes kendinde olmayan şeyi istiyor ve herkes suçsuz, tehlikesiz, ferah bir dünya arzuluyor. Suretler de bunun için var. Adam yatağa uzanıyor, gözüne gözlüğü takıyor, oh! Sureti her arzuladığını yapıyor. Tabii en büyük dezavantajı da 24 saat yatmaktan şişmanlamanız olur herhalde. O yüzden arada bir çıkıp spor yapmak lazım, eheh. Üstelik de erkekseniz, bayan suret, bayansanız, erkek suret kullanmanız da olsa. Düşünebileceğiniz her şey var yani.

Fakaaaat! Bu mükemmel konuyu adeta eline, yüzüne bulaştırmış 'Terminator 3: The Rise of the Machines'inde yönetmeni olan Jonathan Mostow. Bir kere bu konudan 5-6 sezonluk, sezonu 23-24 bölümlük, bölümleri de Amerikan dizileri gibi 44 dakikalık değil, bizim dizilerimiz gibi 90 dakikalık dizi çıkar. Böyle geniş bir konuyu filme indirgemiş, filmi de 2-3 saat değil de 90 dakika tutmuş. Onu geçtim baş paragrafa dönelim, 2 buçuk dakikada bile bitirebiliyoruz filmi, eheh. Geyiği bırakırsak, onun haricinde film bazen kopuk kopuk ilerliyor ve sonuda bir anda oluvermiş. 80 dakika çok uğraşmışlar ve sıkılmışlar gibi son 10 dakikada da "Haydi hemen çekelim de bitsin şu film." demiş sanki yönetmen.

Oyuncu kadrosu da sınırlı olunca bu kısacık filmde, sonunda herşeyin kimin başının altından çıktığını da tahmin edebiliyorsunuz. Filmde 'I, Robot', 'Matrix' gibi filmlerden esinlemeler var. Suretlerin saf hallerini, tiplerini de 'Terminator'deki kötü robotlara benzettim. İyi bir bilimkurgu hayranı değilseniz ya da Bruce -hiç değinemedik kendisine kusura bakmasın, iyi oynamış- Willis hayranı değilseniz izlemenize gerek yok bence. 5/10

Beercholic

0 Yorum :