7.10.2011

The Ledge [2011]

Çok uç noktalarda dolaşan bu filmi mutlaka izlemek gerekiyor…

Köktendinci bir Hıristiyan ile bir Ateist arasındaki felsefe savaşı ve istendiğinde bunun nasıl ölümcül bir savaşa dönüşebileceği üzerine yapılmış filmimiz. Ne yazık ki daha fazla konu hakkında ayrıntı veremiyorum lakin konu hakkında biraz daha bilgi verirsem filmi izlemenize gerek kalmayacaktır.

Çok ilginç bir şekilde başlıyor film. Polis memurumuzun kısır olduğunu öğrendiği saatlerde Gavin yüksek binalardan birinin çatısına intihar etmek için çıkıyor. Daha sonra kadar bu ikilinin yollarını çok ilginç bir noktada kesiştiriyor. Gavin ve Hollis; elemci-polis muhabbetine giriyorlar ve Gavin oralara nasıl geldiğini bir bir anlatmaya başlıyor.

Filmin sonunu başta izlediğimize göre; bize artık tek gereken nokta oralara nasıl geldiğimizdir. Terse doğru uzun flashbackler sayesinde konuyu, daha doğrusu konuları izlemeye başlıyoruz. Başlarda tahmin etme şansımız ne yazık ki yok ama aslında hikâye o kadar net ve yalın bir şekilde anlatılıyor ki izledikçe insanın daha fazla dikkatini çekiyor. Ana temasını zıt kutupların çatışması olarak gösterebiliriz. Bir tarafın inancı koyu şekilde yaşan bir aile ve diğer tarafta ise ateist bir karakter başta da söylediğim gibi. Fakat burada asıl dikkat çeken noktalar;

Hikâyenin akıcı, sade, yalın bir anlatımla seyirciye aktarılmasıydı. Film ilerlerken kendi inançlarınız ve düşünceleriniz hakkında da birçok düşünce alıyor götürüyor sizi. İnsanların durduk yere muhafazakâr ya da tam anlamıyla ateist olmasının ardında ne gibi olaylar yaşadıklarının da önemli olduğunun üstünde duran, bunu çok güzel dile getiren bir yapım. Psikolojik olarak incelemeleri çok doğru yapmışlar. Bu kadar olayın, bu kadar düşüncenin içinde birde filizlenen aşka şahit oluyoruz. Aslında bu satıra kadar yazdıklarım ile filmin biraz fazla karışık olduğunu düşünebilirsiniz, Hayır!

Diğer büyük artısı ise tam olarak ortada durması, sonuçta burada iki farklı tarafın bir nevi düellosunu izliyoruz ve aralarında zaman zaman çok sert konuşmalar oluyor. Ama film kimseyi bir tarafa sürükleme isteği içinde değil. Her ne kadar uydurma hikâye gibi gözükse de aslında hayatın çoğu alanında, çoğumuzun ne yazık ki içinde kalabileceği ‘’gerçek hayat’’ olarak canlandırdım kendi gözümde.

Düşük maliyetli film olduğu aşikâr ama asıl önemli olan, vermek istediği mesajı çok net olarak iletmesi, izlerken seyirciye beyin fırtınası yaptırmak istercesine hızlı ilerlemesi artı yanları. L.Tyler ve P.Wilson’un oyunculukları ile daha üst seviyeye taşıdığı bu filmi mutlaka izlemeniz gerekiyor diye düşünüyorum. Elbette kısıtlı mekânlarda çekilmiş olması biraz sıradanlaştırmıyor değil ama konu gerçekten çok ilginç. Eminim daha önce bu tarzı çok az izlemişsinizdir, denemeğe değer nitelikte.

0 Yorum :