Bir yönetmene körü körüne bağlı olan, onun çiğnediği sakıza
kadar bilenlerden değilim. Hepsi hakkında bir takım bilgilere sahip olmak ve
bir çok yönetmeni beğenmeyi daha çok seviyorum.
Tarantino sevdiklerim arasında, bu kesin bir olay. Tarihe
fazla dönmek istemiyorum, ama biraz algı olaylarına dokunmak istiyorum. Nesil
değişiyor, yıllar geçiyor, genç sinema seyircisi biraz daha bilinçli, yeni
gelenler ise tanımaya başlıyorlar her sene yeni birilerini… Ne alaka
diyeceksiniz?
Amerika İç Savaşı’ndan önceki yıllarda geçen hikaye, Dr.
King Schultz’ün bir köle ile olan hikayesiyle başlıyor. Kelle avcısı Schultz,
Django’yu yanına alıyor ve biraz para kazanıyorlar. Ama asıl olay, Django’nun
karısını, Broomhilda’yu bulmak ve köle tüccarlarının elinden kurtarmaktır.
Inglorious Bastards filmini çok büyük bir çoğunluk izledi,
üzerine filozof oldu herkez, derin konular konuşuldu, neler yazıldı çizildi
artık bir yerden sonra takip etmek zorlaştı, imkansızlaştı. Biz, basit olan
şeyleri zor yoldan ifade etmeyi çok seviyoruz. Adamın tarzı belli, yaptığı
filmler belli, kullandığı oyuncular nerdeyse belli, amacı belli ve son olarak
bir tarz sözkonusu. Django filminden benim beklentilerim çok yüksekti. Harika
bir konu, inanılmaz diyaloglar ve muhteşem bir senaryo bekliyordum ama sanırım
‘’durgun’’ döneme denk geldik. Üzülerek söylemem gerekiyor ki filmi beğenmedim.
Beğenmedim olayını açmak gerekiyor, bir ürün alırken
fiyat/performans olayına bakarsınız, ya da ilk düşündükleriniz bunlardan biri
olabilir. Beklenti/sonuç olayını karşılamadı demek, beğenmedim kelimesinden
daha doğru olacaktır. Senaryodan başlayarak, diyaloglar, mekanlar, hikaye çok
zayıf kalmış. Oyuncuların performanslarını burada ele almak istesem muhtemelen
sabaha kadar konuşmam gerekirdi bu yüzden, ‘’harika’’ diyerek geçmek istiyorum
ama geri kalan hiç ama hiç tatmin etmedi.
Filme ortalama olarak ‘’güzel’’ desem bile ne yazık ki sonu
daha da felaketti. Tarantino’nun filmi nasıl bitireceğine son dakikada karar
verdiğini düşünmek istemiyorum bile. Oldu-bitti ye getirmek hiç iyi olmamış, 2
saat 45 dakika olan runtime süresini doldurmak istermişcesine bitirmiş filmi,
daha büyük bir sakandal.
Geri kalan her nokta buram buram Tarantino tarzı kokuyor.
Elbette beğendim, ama beklentilerin bu kadar yüksek olduğu bir noktada siz bana
bu filmi izlettirirseniz, ben memnuniyetsizliklerimi buraya yazmak zorunda
kalırım. Elbette farklı bir şeyler izleyince insan çok daha mutlu oluyor,
farklı bir şeyler görmenin zevki paha biçilemez ama işte beklentiler…
Belki biraz daha ‘’gönül okşama’’ tarzı ile bakabilirsiniz
izledikten sonra, ama bu zamana kadar Tarantino’nun bütün filmlerini izlemiş
biri olarak, içlerindeki en zayıf halkalardan birini açıklıyorum. Django
Unchained!
Not: Zenci-beyaz olayına çok fazla girmiş, bundan önce
izlediğim film olan ‘’lincoln’’ ünde konusunun bununla alakalı olmasının biraz
payı olabilir, fenalık gelmedi desem yalan söylemiş olurum. Siyasi çatışmalar,
dokundurmalar, ince mesajlar pek bana göre değil, değinmem ve oraya odaklanmam
da gereksiz. Alınması gereken bir sürü zevk varken…
0 Yorum :
Yorum Gönder