Pat, her zaman bardağın dolu kısmına bakan, herşeyde hayır
vardır sözüne inanan bir adamdır.. Karısını başka bir adamla banyoda bastıktan
sonra akıl hastanesinde kalan Pat, karısını geri kazanmak için kendini
düzeltmeye çalışmaktadır. Tam bu sırada kocasını kaybetmiş olan Tiffany’ile
tanışırlar ve olaylar farklı bir boyuta doğru yol alır.
İçten bir senaryosu olduğuna lafım yok, ama olayları biraz
daha farklı pencerelerden göstermek isterken aile davalarını olayın içine çok
fazla karıştırmışlar. Başlarda geçen diyaloglar ya da ilişkilerin su yüzüne
çıkması yeterli olarak algılanabilir ama filmin sonlarına geldikçe ortalık
tamamen bir karambol oluyor. Film zaten yeteri kadar yavaş ilerliyor ve çok
fazla aksiyonumuz yok konu gereği ama ilerledikçe zaten ağır ilerleyen film
gereksiz yere karışmaya başlayınca biraz çileden çıkıyorsunuz.
Sanırım 6 dalda Oscar’a aday gösterildi film. Tam olarak
anlayamadım, adaylıklarını şu anda ezbere bilmiyorum, hangisi olabilir diye
tahmin yürütmem istense, başarabileceğimi çok sanmıyorum. B.Cooper’ın oyunculuk
performansı çok iyiydi, mesela en iyi erkek oyuncuya aday olabilir ama geri
kalan 5 ödül nereye gidecek şu filmde çok merak ediyorum.
Klasik bir sonuç olarak ‘’ içinizi ısıtacak filmlerden
biri’’ diyebilirim ama ben beğenmedim. Çok derine inmeye çalışıp yüzeysel kalan
ilişkiler, gereksiz, filmi nasıl daha uzatabiliriz diye uğraşılan sahneler, tam
olarak karambole dönen ve çok geç gelen bir son.
İzleyin, şansınızı deneyin.
0 Yorum :
Yorum Gönder