Hapishaneden gereken dersi alıp, deyim yerindeyse bir tövbekâr olarak çıkan Carlito Brigante karakteri alışılmış Al Pacino karakterleri gibi acımasız ve yok edici değil. Sanki bu filmde bir kötü(!) adamın diğer yönleri inceleniyor, yani duygusal yönleri ki bunu De Palma ve Pacino ortaklığı çok iyi başarmış. Her şeyiyle mükemmel bir karakter, özellikle bilardo sahnesi ve tuvaletteki blöfleri beni çok etkilemişti. Tren garında umuduna doğru koşarken öldürülmesi ve onu öldürmek isteyen kişilere yakalanmamak için yürüyen merdivenlerden yatarak inmesi bence çok akılcı bir nokta. Tabii sakallı ve deri ceketli Al Pacino karizmasını da unutmamak gerekir.
4-The Godfather Serisi
Neden? Bu soruyu sormanız belki çok doğal, neden Don Corleone birinci değil, hemen söyleyeyim, bu filmler Al Pacino'nun yükseliş filmleri olduğu gibi, bu filmlerde Al Pacino'nun hiçbir zaman filmi tek başına alıp götürme gibi bir şansı olmamıştı. Çünkü aynı sette; Marlon Brando ve Robert De Niro gibi onun kalibresinde iki oyuncu bulunuyordu. Zaten Godfather serisini sevme nedenlerimden biridir, iki dünya yıldızının yeteneklerini göstermiş bunları yoğurmakta Marlon Brando'ya kalmıştır ve ortaya dünyanın en iyi filmi çıkmıştır.
Fakat 3cü film hakkında konuşulması gereken çok fazla şey var elbette. Bir açıklamasında kendisi de bu konuya değinerek ‘’asla yapılmaması gereken bir film’’ demişti.
3-Scarface
Her şeyiyle mükemmel bir film, Küba aksanı, olağanüstü sahneler kısacası her şey muhteşem.
Film olarak çok abartılacak bir eser olmamasına rağmen, oyunculuk performanslarını tartıştığımdan dolayı üst sıralarda yer alması gayet normal karşılanabilir. Tek başına inanılmaz basit bir senaryoyu ve binlerce kere gördüğümüz basit oyunların uygulandığı filme rağmen Pacino eşsiz bir oyunculuk performansı sunmuştur.
Replikler üstüne kurulu bir film olarak bize kabul ettirilmeye çalışılsa muhtemelen dünyanın en iyi filmlerinden biri olabilecek kalibredeki filmin çok sevilmesinin nedenlerinden biri de ağızdan ağza dolaşan repliklerdir. Montana’nın özü hırsa ve yükselişe dayandırılmaya çalışılarak onun hayatının bir özetini konu alan film, film olarak çok fazla bir değer taşımasa da bir oyuncunun tek başına neler yapabileceğini gösteren bir yapıt.
Vietnam savaşının izleri, cinsel özgürlükler, polis zorbalıkları gibi dertlerini başarıyla anlatan yapıt, kesinlikle görülmeyi hak ediyor. Al Pacino'nun şapka çıkarttıracak, müthiş gerçekçi bir performansı var filmde ve usta kendini gerçekten acayip kaptırmış rolüne. Filmde gizem sürekli atıyor. Ne tür bir cinsel seçimi olduğuna karar veremiyoruz Sonny'nin ve bu ayrıntı filme çok büyük bir gerçeklik payı katmış bence.
Bu filmin ayrı bir yerinin olmasının nedeni Godfather filminden sonra kendini sinema dünyasın artık iyice kabul ettirmeye başladığı zamanlara denk gelmesi, filmle beraber Oscar heykelciğine aday olması ve karakterini inanılmaz benimsemesinden bahsedebiliriz.
1-Scent of a Woman
Mafya filmleriyle ünlenen Pacino’nun bu performansını neden bir numaraya koyduğumu birçokları sorgulayacaktır elbette. Herkes Scarface filmini ya da Godfather filmini bir numaraya koymak ister ama
Bu karakter bir numarada olmalı çünkü burada en iyi yaptığı şeyi yapmıyor, daha çok bir yan rol gibi kabul edebiliriz. Bu yüzden bendeki değeri bir başkadır. 6 ay körler okuluna gitmesi ve işin inceliklerini öğrenmesi bir yana, Ferrari sahnesinde gerçekten kör olmayan ama filmdeki karakterinde kör olup, polise filmdeki karakterinin kör olmadığını anlatıp inandıracak kadar inanılmaz bir sahne var. Tango sahnelerinde ki keskinlik, kadın tasvirini yapışı ve final bölümünde konuşmasıyla Oscar heykelciğini kucaklamış bir rol. Oscar alan tek rolü olmasıyla alakası yok, bence gerçekten açık ara en güzeli buydu.
1 Yorum :
Baba serisi,Scarface,Author Author! ,Scent of a Woman,The Panic in Needle Park,Dick Tracy,The Merchant of Venice ve daha nicesi
ancak bu kadar yetenek abidesi ve çok yönlü olunur.
Gözümde en iyi perfomanslarını değil,en çeşitli performanslarını yazmak istedim. Çünkü o böyleydi. Farklıydı diğerlerinden.
Çok Yaşa EFSANE!
Yorum Gönder