6.10.2009

The Curious Case Of Benjamin Button [2008]

Güzel bir film olduğunu, slamdog ile çekişme yaşadığını, oscar aldığını ve Brad Pitt'i biliyodum.Ama bu kadar iyi olacağını ve bu kadar etkileyici bir film olcağını hiç düşünmemiştim.

Film,seksenli yaşlarında doğup, geriye doğru yaşlanan bir adamın hayatını konu alıyor. Benjamin Button hepimiz gibi zamanı durduramayan bir adamdır. Birinci Dünya Savaşı’nın sonunda, 1918’de, New Orleans’tan başlayıp 21. yüzyıla uzanan serüveniyle, onun hikayesi herhangi birininkinden daha sıradışı bir hayatını anlatıyor bize.

David Fincher'dan her karesi ders niyetinde olan bir başyapıt. Senarist Eric Roth ile birlikte yazdığı senaryoda Scott Fitzgerald'ın öyküsünen uzaklaşabildiği kadar uzaklaşmış. Öykünün mizahi yanını önplana çıkarmak yerine elinden geldiğince ciddi ve dramatik bir filme imza atıyor. Bu noktada da Fitzgerald'ın öyküsüden ayrılıyor.

Bu tarz bir filmi daha önce hiç izlemedik, çünkü yoktu.İnsan hayatıyla alakalı bir sürü sci-fi film sayabilirim sizlere ama buda aynı bir önceki izlediğim film cast away gibi türünün tek örneği.Sinema güzel bir şekilde gelişiyor 2000 li yıllarda.Önceleri bağlama konuları izler olduk.Daha sonra 2003 lü yıllara geldiğimizde bitişten başa doğru gelen konuları izledik.2008 yılına geldiğimizde ise yaşlı olarak hayata gelen ve daha sonra gençleşip ölen bir insanın konu olduğu filmi izleme şansı bulduk.

Filmde Benjamin Button'a bakan insanların ona yaşına göre değil, bedenine göre davranıyorlar.Mesela ilk cinsel tecrubesini yaşamasını sağlayan Mike isimli adam, benjamin'in bir nevi baba figürü gibi bişey oluyor.Zaten filmin sonunda bunlara değiniyorsunuz.Herkez ona baktığı zaman sıradışı birşey olduğunu anlıyor.

Filmin ortaları biraz sıkıcı olmuş bunu belirtmek istiyorum.Sonuçta önünüzde 2 saat 46 dakikalık bir başyapıt duruyor.Her dakikasında aynı heycanı, aynı ilgiyi göstermeniz beklenemez sizden ama ortalara doğru baya durağanlaşıyor film.Bunu eklemek istedim.

Her eksiden bahsedeceğimiz gibi, bazı artılarıda görmemiz gerekiyor.Paris de bir sahne geçiyor.Hayatın sadece anlardan ibaret olduğunu ve zamanın ve olayların nasıl değiştirilemez olduğunu.Siz su anda sağ elinizi kaşındı.Sol eliniz ile sağ elinizi kaşımak için hamle yaptınız ve bu hamle sırasında su dolu bir bardağı yere düşürüp kırdınız.Eğer sağ eliniz kaşınmasaydı, asla o sol elle hamleyi yapmayacaktınız ve su dolu bir bardağı yere düşürmeyecektiniz.İşte verdiğim örnekteki gibi bir senaryo çok güzel bir şekilde anlatılmış ve alakasız olarak kalmamış.Şu anda size alakasız olarak gelebilir ama filme inanılmaz oturmuş.Bunuda eklemek istedim.

Hayatın her anından zevk alınması gerekiyor.Hani normal filmlerde bir insanın yada önemli bir şahsiyetin biografisini izlerken doğdugundan ölümüne doğru gider.Ama tersten işlenen konu garip geldi.İnanılmaz bir şekilde film izleyiciyi bağlıyor.Hani daha önce hiç görmediğiniz bir şeyi görmüş olmanın da büyüsü var içinde tabiki.Eğer bir çıkarıp yapmamız gerekirse;

Hepimizin sonu aynı başlangıcımız gibi. Yeniden doğmuş gibi ölmek, yaşlıyken hayatı öğrenip gençken anlamak güzel bir şey olsa gerek.Ama aynı zamanda gençleşirken ruhumuzda yaşlanıyor yoruluyoruz...Artık heycan alamıyoruz hayattan.Farklı olmak budur aslında herkesin yaptığı şeyi farklı bir zamanda yapmak...35 yaşına geldiğinde yaşlı olarak geçirdiğin 35 yıldan sonra gençleşeceğin 35 yılı yaşamanın heycanı.Aşık olduğun kadın yaşlanırken sen onun cocugu olabilcek gibi gençleşiyorsun ve ondan olan cocuguna babalık yapamyacak duruma geliyorsun.İnanılmaz olmuş ya gerçekten çok ilginç bir senaryo olmuş.

Makyajlar inanılmazdı.Hani şu anda aklıma gelmiyor ama makyaj dendiğinde heralde aklıma direk bu film gelecek bundan sonra.Pitt üstündeki makyajlar süperdi.Blanchett'a yapılan makyaj ve değişimi gösterme konusunda bir o kadar da başarılılardı.Bu konu üstüne söylenecek daha fazla bişey yok.Zaten oscarınıda cebine attı.

Bunun dışında farklı durumlarda oluşmuş olabilir.Mesela bir daha böyle bir filmin yapılması çok büyük bir risk olabilir.Çünk ulaşılabilecek en üst seviyeye ulaşmış zaten.Hani Joker rolünü oynaya Jack baba tüm zamanların en iyi jokeri olarak kabul ediliyordu.Ama artık değil.Ledger bence inanılmaz bir risk alıp o karakteri canlandırdı.Ama tersi oldu ve bence onun jokeri tüm zamanların en iyisi oldu.Eskilere saygısızlık etmek vb geyikleri bırakın.Şu aralar Depp'in Joker olacağı gibi dedikodular var ortalıkta.Sakın, inşallah öyle bişey olmaz.

Sıra geldi oyuncu performanslarından bahsetmeye.Bir Brad Pitt gerçeği var evet ama kişisel düşüncelerimi söyle sıralabilirim.

Abartmayın; Pitt inanılmaz bir performans sergilememiş.Makyajlara biz öyle bir kitleniyoruz ki, Pitt'in inanılmaz oynadığı kanısına varıyoruz.Hani normal bir şöförün altına ferrari veripte, pejoya binen schumacher'i geçmesini izlemek gibi bişey bu.Hayır, Pitt süper oynamış, yükseliş dönemindeki aktörümüz inanılmaz bir performans ortaya koymuş ama öyle çok büyütmeye gerek yok.

Bu rolü depp daha iyi oynar tarzında bir sürü yorumla karşılaştım.İzlemeden konusmak hoş olmazdı; hayır asla buraya Depp'i koyamazsınız.Depp biraz daha asi filmlerin cocugu.Biraz işin içine duygusallık girdi mi çuvallamasına neden olabilir.Sonuçta her kılığa giren bir oyuncu olabilir ama kaleciyi forvet olarak oynatamazsın.Herşeyin bir sınırının olduğunu hatırlamak bence bu karşılaştırmayı yapmak için yeterlidir.

Cate süperdi.Pitt üstündeki makyaj oyunları o kadar fazlaydı ki, onu biraz geri planda bırakmış.En az Pitt kadar iyiydi ve kesinlikle dikkatli gözle bakılması gerekiyor.

İzleyin ve mutlaka izlettirin.Güzel film olmuş.Bu filmden bahsederken Slumdog ile karşılaştırma yapmak hoş olmayabilir ama şunu söyleyim.2 sini birbirinden ayıramam.13 dalda oscara aday olup 3 dalda alabilmesi bunu kanıtlıyor zaten...Notum 10/8.4

UnjustLucifer

0 Yorum :