12.10.2009

Issız Adam [2008]

Kaliteli bir yönetmen ve henüz fazla tanınmamış iki oyuncunun başrol oynadığı bir aşk hikayesi. Kısa süren bir aşk hikayesi. Klasik bir Çağan Irmak yapımı diyebiliriz. İlginçlikler dolu, bol gel-gitli, zaman zaman sevinç, zaman zaman hüznü bir arada yaşadığımız ve izlerken sıkılmadığımız bir aşk hikayesi…

Hemen konuya giriyorum. Alper, düzensiz bir hayatı olan, İstiklal Caddesi’nde elit bir lokanta sahibi, 45lik plaklarda 60 ila 80li yıllar arası türk pop müzikleri dinleyen, genellikle tek gecelik –hiçbir geceyi boş geçmemek kaydıyla- ilişki yaşayan, kimseye ait olmak istemeyen, kimsenin de ona bağlanmasını istemeyen, 30larında yakışıklı bir adam.

Ada ise yine 30larında, ama hayatta yaşanacak –gerekli- ne varsa yaşadığını düşünen, kendi çapında minik bir dükkanı olan, ailesinin uzağında –tıpkı Alper gibi- yalnız başına yaşayan, ortalama bir güzelliğe –bana göre tabii- sahip, kitap düşkünü bir kız.

Bir gün bu ikili karşılaşıyor ve olaylar başlıyor. Sonra öyle bir akıyor ki film, ne olacağını tahmin etseniz de sizi sıkmıyor, ekran başından kaldırmıyor. Senaryo idare eder, oyunculuklar vasat. Yani vasat demeyeyim de, çünkü mimik konusunda iki oyuncuyu da çok başarılı buldum ancak konuşmalar biraz yapay gibi geldi. Ne bileyim doğallık yok işte, başarılı oyuncular filmi, bir film değilde gerçekmiş gibi hissettirirler, ben bu filmi, diyalogları izlerken hissettim mekanda kamera falan olduğunu. Ve onları düşününce de film izlenmez hale gelir, bileniniz vardır. Mesela henüz başlarda bir telefonla konuşma sahnesi var ki, aman Allah’ım. Sanki replikler ezberlenmiş gibi, adam sözünü bitirmeden, telefondaki kız onun ne diyeceğini bilip cevapları sıralıyor, ve sonra da adam ona aynı şekilde karşılık veriyor. Ben hayatımda telefonda bu kadar hızlı konuşan insanlar görmedim yani. Neyse Melis Birkan’da, Cemal Hünal’da önü açık isimler. Yalnız biraz geç girmişler sanki bu sektöre.

Onun dışında müzikleri çok iyi bu filmin. Yani bu filmden sonra bir “Anlamazdın” manyaklığı oluştu zaten herkesin bünyesinde, onu biliyoruz ama diğer müziklerde çok çok iyi ve tam zamanında giriyor. Mesela bir Une Belle Historie giriyor ki off off. Çağan Irmak bunu “Çemberimde Gül Oya” filminde de kullanmıştı…

Sonu ayrı bir vuran, başından sonuna kadar zevkle izleyeceğiniz, bitti mi yüzünüzde değişik bir tat bırakacak, güzel bir aşk hikayesi. 10 üzerinden 7 veriyorum.

Beercholic

0 Yorum :