19.10.2009

The Uninvited [2009]

2003 yılı, Güney Kore yapımı Janghwa, Hongryeon (A Tale of Two Sisters) filminin yeniden çekilmiş hali. Orijinalini izlemedim. Bu filmi de ilk başlarda korkmak için alıp izlemiştim, yer yer korkutsa da tam olarak korku filmi diyemeyiz. Daha çok gerilim ve gizem filmi götüren ögeler. Ayrıca heyecanlı ve sürpriz denilen son 10 dakikasında da DVD’nin azizliğine uğradım. Internet’ten kalitesiz bir şekilde izlemek zorunda kaldım. Gereksiz bilgi olarak vermesem ölürdüm.

Anna (Emily Browning) şizofrenik, yarı akıl hastası bir kızımızdır. Annesinin ölümünden sonra kaldırıldığı psikiyatri kliniğinden eve geri dönmüştür. Fakat evde Anna’nın hiç beklemediği bir olay gerçekleşmiştir. Babası Steven (David Strathairn), kendisine Rachel (Elizabeth Banks) adında yeni bir eş bulmuştur. Anna ve ablası Alex (Arielle Kebbel), Rachel’da bir değişiklik olduğunu fark eder. Rachel’ın aslında kim olduğunu araştırırken aynı zamanda annelerininde ölümüne sebep olan yangını kimin çıkardığını bulmaya çalışırlar.

Film başından sonuna kadar Anna ile ablası Alex’in Rachel ve annesinin ölümü ile ilgilenmelerini konu alıyor. Yer yer korkutsa da, korku ögeleri diğer korku filmlerine göre fazla değil. Ama bu demek değil ki izlediğiniz zaman gerilmiyorsunuz. Filmden çok filmin sürpriz sonu konuşuluyor her yerde. Bende izlemeden önce biraz araştırma yapmış ve bir yerlerde ‘Sonunu tahmin edemeyeceksiniz, çok pis vuruyor.’ Tarzı yorumları görmüştüm. Dolayısıyla filmi izlerken sonu hakkında akla gelmeyecek tahminler yürütmeye çalıştım ve aslında biraz mantıklı düşünüp tahminde bulunduğunuzda sonunun çok ta sürpriz olmadığını fark ediyorsunuz. Şimdi yazacaklarım hafif spoiler içerir aman diyim. Biraz Fight Club’a, biraz Sixth Sense’e benzemiş. Ama onlar kadar başarılı, onlar kadar vurucu değil kesinlikle.

Emily Browning gayet iyi oynamış Anna rolünü. Aslında çok kolay olmayan bir rol bu. Diğer oyunculuklarda idare eder. Arielle Kebbel hepsinin yanında biraz sırıtmış sadece. Birkaç basit hata da gözüme çarptı filmde. Mesela Anna, şerifin yanına gidiyor ve ona çok uzun yıllar önce suç işlemiş bir mahkumun ismini söylüyor. Şerif beyimizde hemen hatırlıyor. O güne kadar bilmemkaçbin tane suçluyla uğraşan şerifin o mahkumu hemen hatırlaması ilginç gerçekten. Veya başka bir sahne. Anna ile Alex, Anna’nın erkek arkadaşıyla buluşacak. Erkek arkadaşı gelmiyor. Anna ile Alex eve geri dönüyor. “Acaba niye gelmedi?” muhabbeti yapıyorlar. 2008 –filmde- yılındayız. Teknoloji yılı. Kızım cep telefonunuz yok mu sizin? Arasanıza, “oğlun niye gelmiyorsun?” desenize. Bunlar basit gibi görünse de önemli ve yapılmaması gereken hatalar. Gerçi bu son hatanın filmin sonuyla da bir alakası var ama neyse.

Orijinali daha güzel diyorlar, bu onun yanında olmamış. Başarısız bir remake diyorlar. Korkutmuyor diyorlar, doğrudur. Orijinalini izlediyseniz, izlemeyebilirmişsiniz fark etmez. Ancak izlemediyseniz, sadece o 3 güzel kızımız için izlemeye değer. 10/6

Beercholic

0 Yorum :