22.09.2009

Wicker Park [2004]


Love, Makes you do crazy things..

Filmi biraz duygusal açıdan yorumlamak zorunda kalabilirim ve bunun tek nedeni bu aralar içinde bulunduğum durum olabilir.Neyse

Çok güzel bir film, inanılmaz duygu yüklü bir film olmuş.Hemen anlatmaya başlayalım ne nedir ne değildir.Film başladığında öncelikle karakterler hakkında biraz bilgi alıyorsunuz.Meslekleri neler yaptığı.Film şöyle bir 15-20 dakika cıvarında ilerledikten sonra aslında filmin sonunu izlediğinizi anlıyorsunuz.Yada sonlara doğru olan sahneleri.Daha sonra olaylar geriye doğru geliyor, hatta en başa geliyor.Siz bu arada biraz kayboluyorsunuz.Hani acaba asıl olay ne diye kendinizi sorgulamaya başlarken filmin sonundaki sahne aklınıza geliyor ve Hartnett ile Kruger'ın aşkının başlaması anlatılıyor.Buradan sonra filmi tam olarak kafanızda kuruyorsunuz ve bundan sora yapmanız gereken tek şey bütün senaryoyu ve daha doğrusu filmi çözmek.Ben size hafiften başlamak istiyorum.2 si sevgili birbirini çok seviyor ama daha sonra olan olaylarla ayrı kalıyorlar.Film basit olarak bu konu üzerine ama arada kalan kısımlardan bahsederse, filmin bütün büyüsünü bozmuş olurum o yüzden kaçınıyorum...

Filmi basitçe anlattıktan sonra herzamanki gibi biraz genelden bahsetmek istiyorum.Filmi seçme yaparak izledim.Arşive yeni bişeyler eklemek isterken Josh Hartnett'ın oynadığı bir filmi buldum ve izlemek istedim.Ben nerden bilebilirdim ki bu kadar güzel bir eser ortaya çıkacağını? Filme geri dönersek, evet arada biraz ''plot hole'' dediğimiz boşluklar var.Hani nereye çekersen yada nasıl doldurursan öyle olacak şekilde.Mesela biraz bahsetmek istiyorum.İstiyorsanız bu kısmı okumadan geçebilirsiniz.Ama;

Hani oluşturulan hikaye gayet zekice olmuş ama filmin sonlarına doğru artık normal olayı ortaya çıkartmak için o kadar fazla ipucu vermişlerki, filmin orada çözülmemesi biraz garip kaçmış.Hani salaksın ama bu kadar mı salaksın gibilerinden bir olay çıkıyor ortaya.

Dahası ev anahtarları kısmındada biraz boşluk var.Kızda(hangisi olduğunu söylemek istemiyorum) oğlanın anahtarı ne geziyor.Öyle bir ibare daha önce hiç olmamıştı.Bir anda ortada bir anahtar oluyor ve çat diye kullanılıyor.Burası biraz havada kalmış bir sahne.Bununla bağlı olarak bahsedebilceğim diğer bir delik, Lisa'nın, mathew den sonraki erkek arkadaşı.Bir adam geliyor kapılara güller bırakıyor, ağlıyor ama daha sonra adam ortadan bir anda kayboluyor.Ve belkide filmin en büyük hatası burası, çünkü o adamı sahnelere sokarak öyle bir izlenim bırakıyorlar ki..Sanki lisa erkekleri kandıran ve daha sonra ortadan kaybolan bir kız görüntüsüne geliyor.Halbuki alakası bile yok..

Bunların dışında flashbackler inanılmaz kullanılmış.Hani bazı filmler vardır; 21 Gram, Machinist, Memento(bahsetmeye gerek yok) flashbacklerle yada geriden gelme olayını kullanan filmler.Bunlarda geriden gerçeğe döndükten sonra bir ara kendinizi kaybedersiniz.Ne ne değildir diye sorgulamaya başlarsınız.Bu sefer sahneler inanılmaz hazırlanmış ve tokat gibi suratınıza çarpılmış.Zaten konuyu flashbackler sayesinde anlıyorsunuz ve son 30 dakika cıvarlarına gelmeden ortada dolaşanları sadece izliyorsunuz ve bir yere koyuyorsunuz.Elbette bir fikir veriyor ama hep bişeyler eksik kalıyor.Bence süper hazırlanmış.

Film müzikleri tek kelimeyle inanılmaz olmuş.Süper duyguyu vermiş ve filmin içine çekiyor sanki sizi.Hemen müzikle bağlantılı olarak filmin sonundan bahsetmek istiyorum.Son sahneye kadar 2 yıl sonraki hayatında; Mathew'ın nişanlisi Rebrecca yı arıyorsunuz.Acaba o nerede? Oda mı kayboldu felan derken çat diye önünüze geliyor.Öyle bir havayla geliyor ki, merhaba ben geldim, hadi beni filmden çıkart ve amacına ulaş der gibi.İnanılmaz yapmacık bir ayrılma sahnesi olmuş diye küfür etmeye başlarken son sahne geliyor ve orada işte gözleriniz doluyor.Orada inanılmaz müzikle beraber o sahnede, oradaki insanlardan biri oluyorsunuz ve öylece kalıyorsunuz.Film bitiyor ve siz halen ekrana bakmaya devam ediyorsunuz.Tek kelimeyle süper bir son sahne olmuş.Süper bir film sonu olmuş demeyi isterdim ama sondan önceki sahne biraz yapmacık kalmış.

Herşeyden bahsettik sıra oyunculukta.J.Hartnett benim en çok beyendiğim oyunculardan biri.Kimdir bu dememeniz için biraz tanıtım yapmak gerekiyor.Luck Number Slevin, Pearl Harbour, Resurrecting the Champ, August gibi filmlerde oynadı.Slevin daki oyunculuğuyla deyim yerindeyse ''yıldız'' kategorisine ulaştı ver atık daha ağır rolleri hak eder bir konuma geldi.Yan oyunculuktan, başroller almaya başladı ve inanılmaz geliştirdi kendisini.İleride kendisini daha büyük projelerde göreceğizden eminim ve umarım kaybolup gitmez yada her filmde oynayan sıradan oyuncular kategorisine düşmez.

Daha fazla söylenmesi gereken bişey yok.Etkileyici bir film ve süper bir senaryo yazmışlar.Çok fazla kafayı kurcalamadan direk bir bakışla süper olmuş diyebilirim.Vereceğim not 10/7.8 cıvarlarında olur bu filme.Oyunculuk,script,müzikler ve kullanılan mekanların özellikleriyle komple bir film olmuş...Mutlaka izlenmesi gerekiyor.Hayatta böyle insanlarda var ve yazının başında yazdığım alıntıyı lütfen izledikten sonra bir daha düşünelim...

UnjustLucifer

0 Yorum :