28.07.2010

The Caller [2008]

Nasıl bir fildi ki bu ? Nasıl anlatabilcem bilmiyorum. Şimdi bir adam var, kendisi geleceğin enerji tüketimi tarzında bir konu hakkında çok büyük bir şirkette tahminler yapıyor ve finansmanlar işte inşaatçılar, yatırımcılar herkez bu adamın tahminlerine göre yatırımlarını yapıyor. Çok önemli bir konuda bazı hatalar yapıyor; hada demeyelimde, birşeyler istemli olarak değiştiriyor.Daha sora normal olarak peşine kiralık katil takıyorlar ve adamımızı temizlemek istiyorlar.

Şimdi işler buradan sonra biraz karışıyor asıl. Adam bir dedektif tutuyor kendisini izlemesi için ama doğal olarak dedektifin bu işten haberi yok. Telefonda sesini değiştirerek konuşuyor. Bir sürü para yolluyor bizim dedektife bu işi yapması için. Buraya kadar geldikten sonra halen kafanızda bir şeyler oluşmamış olması normal, çünkü bende su anda bu yazıyı yazarken tekrar tekrar düşünerek yazıyorum, hep bir ''acaba'' var kafanın içinde. Daha sonra takip ediyor derken, görüşüyorlar arkadaş oluyorlar felan derken artık adamın ölüme giden yolda emri verilmiş ve hatta öleceği günde bellidir.

Halen adam gibi birşeyler anlatamadım için kusra bakmayın, biraz toparlayim. Filmde bir çok metafor var. Filmi gerçekten hiç sevmeyebilirsiniz ya da çok hoşunuza gidebilir. Ana hikaye şöyle (bence) ölüm ve yaşam arasındaki o ince çizgi ve ölürken huzurlu bir şekilde ölebilmek. Ölümden korkmadan ölmek tarzında bir hikayeden bahsediyor. Daha öncede söylediğim gibi birçok ilginç şey var filmde, mesela alakasız sahnelerde bisiklet çalan bir adam, 2 insana benzeyen objeyi adamın sürekli olarak karşılıklı çevirmesi, sigarayı yaktıktan sonra 1 nefes alıp daha sonra onu parçalayarak atması gibi anlaşılması ve çözülmesi zor metaforlar kullanmış yönetmen.İşin ilginç yanı filmden sonra bunların ne işe yaradığını biraz biraz anlayabiliyorsunuz ve filmin sonunda herşey netleşiyor. Bütün film boyunca kendi kendinize adam neden kendini bilerek ölüme hazırlıyor diye bekliyorsunuz ve cevabını sonunda alıyorsunuz.

Yukarıda söyledim, filmi beğenmeyi gerçekten isteyipte beğenmeyebilirsiniz. Mesela ben şu yazıyı yazarken ona bile karar veremedim halen. Senaryonun basitliği ve Jarmusch filmlerinde olduğu gibi filmin içine bir sürü metafor koyduktan sonra filmin ilerlemiyormuş havası yaratması biraz eksi. Ama onun dışında işlenen konuda aslında bir o kadar dikkat çekici olduğuna inanıyorum. Şöyle söyleyerek yazımı bitirmek istiyorum. 1 saat 32 dakikalık yavaş ilerleyen ve biraz da sizin düşünceleriniz ve olayı neresinden kavradığınıza bağlı olarak değişiyor..

Not vermeme gerek yok, boş zamanınız var ve sabırlı gününüzdeyseniz, izleyin..

0 Yorum :