9.07.2010

The Fan [1996]

'' Holiganlık Budur ''

Kısaca anlatmak gerek, Gil Renard fanatik bir beyzbol taraftarıdır. Geçen senelerin en iyi oyuncusu Bobby takıma 40 milyon dolar karşılığında gelir ama uğurlu 11 numaralı formasını alamaz. O formayı meksikalı oyuncu Primo giymektedir. İlk maçlardan sonra bobby de muhteşem bir düşüş vardır ve takımda istenmeyen adam ilan edilmeye kadar gitmiştir. Tam bu sırada hayatı, eski bir bıçak satıcısıyla kesişir. Gil, hayatı sürekli düşüşte olan, eskiden olduğu gibi satış yapamayan ve bunun üstüne ailesiyle arası açılan inanılmaz gergin bir beyzbol taraftarıdır. Şans eseri yolları kesişir ve ortalık karışır.

Şöyle söyleyim film hakkında, inanılmaz basit bir film, seyirciyi üstüne yoğunlaştırmakta usta bir yapıt haline gelmiş. Beyzbol nedir, nasıl oynanır kurallarını bilmem oyuncu tanımam etmem ama bu filmden sonra resmen bir merak uyanıyor. Böyle insanın ilgi gösteresi geliyor. Büyük olasıkla bu De Niro'nun oynadığı rolle direk olarak ilgilendirebiliriz. Filme geri dönecek olursak, ilk başlarda 2 karakterimizin hayatları ayrı bir şekilde ilerliyor. Herkez kendi rutinini yaşarken filmin tam ortasında bir olay sayesinde yolları kesişiyor ve bundan sonra ortalık karışıyor. Film zaten yeteri kadar basit olduğundan dolayı daha fazla birşeyler açıklamaktan korkar durumda yazıyorum çünkü hiçbir zevki kalmaz.

De Niro gerçekten çok iyi bir oyunculuk çıkartmış. Hadi onun ne denli başarılı olduğunu biliyoruz ama burada Wesley Snipes'a özel bir yer açmak istiyorum. Kendisini seviyorum ama neden sevdiğim ve nesini sevdiğim konusunda herhangi bir fikir beyan edemem. Tarzını diyemem, oyunculuğunu diyemam ama birşeyler var, bilmiyorum. Demek istediğim, kendisine ait filmlerin neredeyse tamamına yakınını izledim, eksikleride bu sayede tamamlıyorum. Snipes'ın oynadığı en iyi filmlerden biri hatta en iyisi olarak gösterbilceğim kadar iyiydi filmde. Gerektiği zaman aksiyon sahnelerine dahil oluşu ama gerektiği zamanda çaresiz sahneleri bir o kadar güzel oynayışı.

Sonuç olarak burada gelipte size, beyzbol sahalarının güvenliğinin bunlara nasıl izin verdiğinden, bıçakta ki parmak izinden, yada da işaretli bıçağı nasıl bu kadar geç farkettiklerinden bahsederek burayı doldurmanın hiç gereğini görmedim. Film amaca hizmet ettiğinden dolayı bunları gözartı etmemiz gerekiyor. Yoksa stadın yapaylığıyla uğraşır dururduk, bu da film hakkında gereksiz yere olumsuzlaştırırdı bizleri.

Aksiyon filmi olarak değilde, daha çok sporun ön planda olduğu ama araya bence başarılı bir şekilde sporu ekleyebildikleri bir film olmuş. 2 saatlik süresiyle fazla uzun gibi gözükmedi bana bir çırpıda bitiverdi özellikle son 15 dakkası ve filmin 2. yarısı. Boş zamanınız varsa izlenmesi gereken bir film olduğunu düşünüyorum. Hiç yoktan sonunda ne olacağını bilmediğiniz ucuz aksiyon filmleri yerine, bu filmi izlerseniz daha mutlu olursunuz. Not vermeye gerek duymadım...

0 Yorum :