1.07.2010

Green Zone [2010]

Ne yapılcağını bilmediğim bir cuma günü, hazır gelmiş ve biraz aksiyonel bir film ararken gitmeye karar verdim.Giderken tek güvencem M.Damon du. Neyine güvendin diye soranlara hemen cevap vermek istiyorum. Artık klasikleşmiş bir özellik olduğuna inandığım; bir iyi film bir rezalet film davasından dolayı. The Informant! felaketinden sonra bu sefer sıra güzel filmdeydi ve gerçekten bu sefer toparlamıştı...

Çavuş Roy Miller ve ekibi, Irak çölünde depolandığından kuşkulanılan kitle imha silâhlarını bulmak üzere görevlendirilir ve ölümcül kimyevi maddelerin peşine düşerler. Ancak bunun yerine, görevlerinin amacını taban tabana değiştirecek bir örtbas olayı ile karşılaşırlar. Farklı amaçları olan ajanlarca çevrilmiş olan Miller, bölgede savaşı tırmandıracak yanıtlara ulaşmak zorundadır.

Siyasetle ilgilenmedikten sonra bu tarz bir filmi anlamak benim açımdan biraz zor oldu başlarda.Hikaye gayet basit aslında, amerikanın ne tür gereksiz nedenler ortaya sürerek Irak'a girmesini konu alıyor yukarıdada belirtildiği gibi ve işte gerçeklerin açığa çıkması diyebiliriz buna.Bildiğim daha doğrusu şöyle demek istiyorum; benim bildiğim kadarıyla asıl olay kimyasal silah davası değilde biraz işin içinde petrol felanda vardı. Ama gel gelelim aynı şekilde bizim filmde, bahsedilen tek konu kimyasal silahlar ve bunların aranması.Tamam hadi burasından geçtim.

Ama şöyle bir hikaye var, hatta o kadar mühim bir nokta ki. Çok sonralarında aklıma geldi.Film başladığı dakikadan itibaren savaşın arkasında dönen bürokrasiye ve siyasete kilitlenmiş. Senaryo bu yöndeydi. Yani ben yinede şu petrol olayının senaryo oyunu olduğunu düşünenlerdenim. Yani film boyunca tek bir petrol kelimesi geçmemesine karşın “filmin sonunda” geniş bir açıyla petrol rafinerilerini göstermesi taktire şayan bir senaryo oyunudur. Kısacası şu: bütün “bunların sonucunda” petrol yatıyor. Ya da en azından ben öyle düşündüm, bir nevi bütün senaryoyu buraya bağlama var gibi, belkide yoktur.

Bunun dışında bir yerde okuduğum kadarıyla film Iraq ta çekilmemiş.Fasta çekildiğine dair söylentiler var ama tam olarak birşey diyemeyeceğim bu konuda bilenler varsa elbette yorumlarla bana yardımcı olabilirler.Ama son derece gerçekçi olmuş, beğenimi kazandı. Ama bir nokta var ki, bahsetmeden geçemeyeceğim ne yazık ki. Miğdem bulandı! Hayır sex sahnesinden yada çok kan kullanılan bir sahneden dolayı değil.Kamera! İlk başlarda acaba bu tamamen elle çekilmiş bir film mi felan diye düşünmeye başladım.İnanılmaz oynatmışlar kamerayı.Hani tamam anlıyorum savaş sahnelerinde kamera sayesinde biraz aksiyon yaratmak elbette çok güzeldir ama dümdüz, aksiyon olmadan oluşturulcak diyalog sahnelerinde bile kameranın oynaması sürekli ve her ağızdan çıkan kelimeyi yakalamak istermişçesine deli gibi çevirmeleri gerçekten bir yerden sonra izleyiciyi yoruyor. Belkide şu filmin diğer kısımlarını geriye bırakırsak en çok dikkat çeken eksi bu olacaktır.

M.Damon beğendiğim bir oyuncu ama ne yazık ki benim tamamen beğenimi kazanabilenlerden biri olmadı.Bazen o kadar gereksiz filmlerde oynuyor ki inanamıyorsunuz.Bazen bir o kadar silik kalırken bu filmde olduğu gibi inanılmaz iyi performanslarda çıkartabiliyor.Beğendim kendisini..

İzlenmesi gereken bir film olduğu kadar izlemesenizde birşey kaybedilmeyecek tarzdan.Özellikle senaryoyu yazan ve çekenlere teşekkür etmek gerekiyor.USA olaylarına son derece eleştirel bir noktadan yaklaşmış ve filmin sonunu iyi bağlamışlar ama genede notum 10/7.5

UnjustLucifer

0 Yorum :